Gencay Hanım (Gürün) gene yapmış yapacağını.. Tiyatro İstanbul, yeni sezonu çok önemli bir oyun ve harika bir performansla açıyor..
Yaz ortasında onu Bodrum'da gördüğümde "Oyun arıyorum, Hıncal" demişti.. Hayatı oyun aramakla geçmiştir zaten.. Öyle rastgele şeyleri sahneye koymaz.. Çoğu zaman gider izler, New York, Londra, Paris'te.. Yazılanları okur.. Türk seyircisini düşünür. Bunca yıllık Tiyatro Yöneticisi deneyimlerinden oluşan kaba koyar ve ordan bakar..
Closer'ı seçtiğini duymadım. Duysam engellemeye kalkardım.. Çünkü bu oyun film oldu. Müthiş bir film oldu üstelik. Oyunun dört karakterini Julia Roberts, Nathalie Portman, Jud Lowe, Clive Owen gibi adları hep Oscarla anılan oyuncular canlandırdı. Bizde de gösterildi.. Çok da iz bıraktı..
Şimdi filmi son yıllarda oynanmış bir oyunu tiyatro sahnesine getirmek riskli, bir..
Julia Roberts, Nathalie Portman, Jude Law ve Clive Owen'ı karşılayacak oyuncular bulacaksın iki..
Gencay Hanım kırık kalçası yüzünden hâlâ sağlığına tam kavuşmuş değil.. Kim sahneye koyacak, üç?.
Cihan "Bu sene bana izin, ne olur" demiş..
Ama Gencay Hanımda iki şey var.. Tiyatro aşkı ve yürek..
"Ben hepsini bulurum ve yaparım" demiş..
Murat Han'ı "Mutluluk" filminde izlemiş, bayılmıştım. Ama sahnede görmedim.. Şencan Güleryüz hep iyi oyuncu ama hep gölgede kaldı.. Kadınları ilk defa duyuyor ve görüyorum.. Nilperi Şahinkaya dizilerde oynarmış galiba.. Esin Harvey ise, Londra'da yaşıyor.. Ordan bulmuş getirmiş..
..Ve bakın size çok açık söylüyorum.. Dördünün de performansları, filmdeki dünya çapında dev isimlere parmak ısırttıracak kadar harika..
Gencay Hanım yönetmeni de çok iyi seçmiş.. İki yıl evvel Devlet Tiyatrosu'nda izleyip bayıldığım (O da film oldu, bugünlerde vizyonda Vahşet Tanrısı'nı harika sahneye koymuştu ve o oyun da, iki erkek, iki kadın dört karakter arasında geçiyordu.
Şencan, akıllı ama talihsiz bir gazeteci. Tüm yeteneklerine rağmen "Ölüm" yazarlığından kurtulamamış. Batı gazetelerinde "Obituary" diye bir sütun vardır. Ünlü kişiler öldüklerinde yayınlanır. Ölüm anında yayınlansın diye, daha onlar yaşarken hazırlanır hayat hikâyeleri ve sık sık güncelleştirilir. İşi bu olan yazarlar vardır.
Şencan'ın hayatında iki kadın var.. Birisi, delişmen, sevecen ama yapışkan garsonluktan, kucak dansı dansözlüğüne her işi yapan Nilperi.. Öteki soğuk ama entelektüel portre fotoğrafçısı Esin.. İkisi arasında bir türlü seçim yapamaz. Bu sırada devreye bir doktor girer.. Biraz karanlık, insanlarla oynayan, alay eden bir tip.. O da ayni kadınla değişik sebeplerle ilişki kurar..
Quentin Tarantino oyunu "Dört kişiyi bir kutuya koyun, çalkalayın, sonra ayırmaya çalışın" diye anlatmıştı..
İlk defa izlediklerim Nilperi ve Esin'e bayıldım.. Bu zor tipler ancak bu kadar yerli yerinde canlandırılabilirdi.
Murat Han ve Şencan Güleryüz'ün rolleri ustalık gerektiriyor. Bu, ikisinde de yeterince var.
Nilgün Gürkan'ın dekorları fevkalade pratik ve fevkalade hoş. Stilize dekorları böylesine kullanmak, sık sık sahne değişirken, temponun düşmesini önlüyor..
Oyunu Gencay Hanım Türkçeleştirmiş. Bunu yaparken de, bizim seyircimizi rahatsız edecek küfürleri mümkün olduğunca ayıklamış.. İyi de etmiş.. Biz İngilizcesine iyice alıştığımız küfürleri, sinemada Türkçe duyunca bile yadırgıyoruz çünkü..
Oyunun sahneye konmasını sağlayan sponsor Efes'e de teşekkürlerimizle..
Yaklaştıkça'yı mutlak görün..
Her cuma ve cumartesi 21.00, pazar 14.30'da, Profilo'da..
Gişe: 0212 216 40 70
Biletix: 0216 556 98 00.