Sosyal medya diye bir canavar yarattık.. Yanlış anlamayın.. Herkesin fikrini istediği gibi ve elinden geldiğince açıklamasına kesinlikle karşı değilim. Yeteneklisi efendi gibi eleştirir, mizahla hicveder, yeteneksizi söver.. Hep derim ya.. Köpeğin havlaması da bir "İfade" tarzıdır. Hayvanın başka dili yoktur ki..
Ama bu özgürlüğü bir Linç kültürüne dönüştürmek!.. İşte o yanlış..
Kadını yarı beline kadar toprağa gömüp taşlamaya, yani çağ dışı, insanlık dışı "Recm"i sanal uygulamaya döndü iş, son zamanlarda..
Borusan ile ilgili yazılanlarla şaşkına döndüm..
Yalan yanlış ve saptırılmış bir haber yüzünden, bu ülkenin en örnek kuruluşuna çalınmadık kara bırakılmadı.. İş insanların ekmek parasına göz dikmeye kadar vardı.
Resmen kelle istendi ve ne acıdır ki, alındı da..
Şimdi bu, ifade özgürlüğü ve demokrasi mi, yoksa faşizmin ta kendisi midir?.
Beni asıl üzen, Asım Kocabıyık'ın bu yazılan söylenenlere nasıl üzüldüğünü tahmin etmem oldu.
Bir kaç kez yazdım..
Asım Kocabıyık bir Amerikalı olsaydı, Hollywood çoktan onun hayatını filme çekmişti.
Elinde bir bavul, tek bir bavulla Haydarpaşa'ya inen genç Anadolu çocuğu, nasıl bu ülkenin en önde gelen kurumlarından birini yaratmış, nasıl dünya çapında bir iş adamı olmuştu?. Bu film olmaz da ne olur?.
Borusan, A'dan Z'ye o Anadolu çocuğunun eseridir.
Kocabıyık "Halktan aldıklarının bir bölümünü, hem de önemli bir bölümünü halka geri veren"lerin başında geliyordu.
Sosyal yatırımları, sanata ve kültüre verdikleri unutulur gibi değil.. Yaz yaz bitmez.. Dünya çapında bir senfoni orkestrası kurdu mesela.. Borusan Kuartet'le dünyayı fethetti mesela.. Müzeler kurdu, mesela.. İstanbul Uluslararası Müzik Festivali'nin 1 numaralı sponsoru oldu mesela.. IKSV'ye en büyük desteği verdi, maddi, manevi..
Borusan Senfoni Mozart'ın kasabası Salzburg'da, Mozart'ın adını taşıyan salonda Mozart çaldı.. Tereciye tere satarak.. Ulvi Cemal Erkin çaldı.. Mozart'ın vatandaşları çılgınca ayakta alkışlarken ordaydım..
Borusan, Erzurum'da yarısı örtülü insanlara konser verirken de ordaydım.. Asım Bey de ordaydı. O yaşta, orkestrası ile yollara düşmüş, Erzurum'a gelmişti. Salonun en arkasında oturdum, herkesi görebilmek için.. Sağımda, solumda, önümde, başı örtülü bir yığın genç kız vardı ve konseri nasıl coşku ile izliyorlardı. Belki de ayaklarına gelen ilk senfoniydi Borusan..
Erzurum'da senfoni konseri üzerine Asım Kocabıyık orada küçük bir konuşma yaptı ve unutamadığım cümleyi söyledi..
"Allahıma şükürler olsun ki, Atatürk'ü bu ülkeye nasip etti.."
Nasıl inançlı ve nasıl Atatürkçüydü o.. Kilis Müftüsü dedem gibi.. Bana Atatürk'ü anlatmak için babamla yarışan müftü dedem gibi..
Dedemin senfoni orkestrası kuracak gücü yoktu. Ama kızını, o devirde Kilis'te lise olmadığı için, İstanbul'a, Erenköy Kız Lisesi'ne gönderdi. Eline bir de keman vererek.. Cumhuriyet kuşakları nasıl yetiştiler, nasıl yetişmeye devam ediyorlar sanıyorsunuz?..