Valla, ben çok hoşça vakit geçirdim.. Başından sonuna ilgiyle, keyifle, merakla izlediğim bir film oldu, Zamana Karşı.. İn Time..
Aslında Amanda Seyfried için gittiğimi itiraf ederim.. Mamma Mia'da bayılmıştım bu genç kıza, bir daha da izini sürememiştim..
Genç kızların çoğu da Justin Timberlake için gitmiştir herhalde..
Öyküsü bana yıllar öncesinin Logans Run'ını hatırlattı.. Dünyanın havası dahil, olanakları fazla nüfusu beslemediğinden, 33 yaşından sonra yaşamak yasaktı onda..
Bu defa 25'e inmiş.. 25 yaşına geldiğiniz an size, bir yıllık ömür veriliyor.. Bonus.. Ama bol saçlarınıza değil, kolunuza yazılıyor bonusunuz. Kaç ay, kaç gün, kaç saat, dakika ve saniyeniz kaldığı kolunuzdan okunuyor.. Geriye doğru çalışan bir saatli bomba kolunuzda..
Öte yandan, ilke olarak sonsuza dek yaşama şansınız var. Zaman satın alabiliyorsunuz. Çalışarak mesela.. Pırlanta küpenizi satarak mesela.. Kumar oynayarak hatta.. Tabii, otobüse binmek dahil, her şeyin bedelini de zamanla ödüyorsunuz..
Para ortadan kalkmış. Her şey zamanla alınıp satılıyor..
Önemli ayrıntı.. Kol saati çalışmaya başladığı an, yani 25 yaşına girdiğiniz gün, artık ebediyen o yaşta kalıyorsunuz.. Bin yaşına da gelseniz, 25.. İyi mi?.
Justin, günü gününe yaşamını temin eden bir fakir.. Amanda, milyonla yaşı olan zengin babanın kızı..
Gerisini tahmin etmeyi bırakın. Benim gibi yapın, gidin hoşça vakit geçirin, tamam mı?..