Dünkü Sabah'ta Bülent Ergün'ün haberindeki fotoğraf (Emin Özmen çekmiş, eline sağlık) kanımı dondurdu. Aslında, Van depreminin sembol resmi bu.. O kadar önemli ve o kadar gerçek.. Niye birinci sayfanın yarısında değil de, içerlerde kaybolmuş?.. Yazık!..
Bir cennet bahçe içinde üç katlı bir villa.. Sanırsınız Cumhurbaşkanı yazlığı. O kadar güzel. Ve de sapasağlam.. Arka planda gene sapasağlam beşer, altışar katlı apartmanlar görülüyor.. Camlarında çatlak bile yok..
O güzel villanın bahçesinde iki çadır kurulu..
Okuyorum haberi..
O villa, o sapasağlam, üzerinde çizik olmayan villa, Erciş Van Yolu Caddesi'nde.. Arkadaki sapasağlam apartmanlar da.. Oysa Van Yolu, depremden en çok hasar gören, en çok can kaybı olan yer.
20 daireli 6 katlı bir bina çökmüş orada mesela.. Sevgi Apartmanı..
Oto parkında bir Mersedes, bir Audi, bahçesinde iki çadır olan 3 katlı lüks villa, onlarca insanın mezarı Sevgi Apartmanını inşa eden müteahhide ait..
Ve en acısı şimdi geliyor..
O iki çadır, Kızılay'ın..
Daha da acısı.. Ayni sayfada Emin Özmen'in bir fotoğrafı daha var.. Yüzlerce metre uzayan bir kuyruk.. "Çadır kuyruğu hâlâ uzun" diyor altında..
Ekranlarda gördüğünüz sahneleri hatırlayın..
Erciş ve köylerinden, kayıtlı sahneler bunlar..
Kamyon meydana gelmiş. Arkada iki adam, sarılı çadırı yere atıyor. Atılan çadırın üzerine bir kaç kişi birden atlıyor. Bir kapışma, kavga.. Gücü gücü yetene.. Kamyondakiler bir çadır daha atıyor.. Bir kavga daha.. Adam ailesinin, çocuklarının, canlarının derdinde.. Boğuşmayıp ne yapacak?.
Bir köy meydanı.. Ateş yakıp etrafında toplanmış insanlar.. Dondurucu soğukla savaşıyor.. Biri anlatıyor.. Dört aileye bir tek çadır düşmüş.. Dört aile, seksen iki kişi.. Çocukları üst üste yatırmışlar.. Büyükler dışarda..
Dedikodu almış yürümüş..
Çadırlar kapanın elinde kalıyor.. Çeteler kurulmuş. Onlar zorla gasp ediyor, sonra da parası olana satıyorlarmış..
Bakanlar ekranda itiraf ediyor..
"Çadırda eksik kaldık. 100 bin çadır lazım.. Yetiştirmekte de geciktik.."
Kızılay Genel Müdürü gerçeği anlatıyor..
"Kızılay'ın öyle herkese bir çadır verecek stoku yok.. Biz dünyanın en çok çadıra sahip kurumuyuz. 50 bin çadırımız var. Deprem yöresinde 600 bin kişi açıkta. 120 bin çadıra ihtiyaç var.. Şimdilik 25 bin çadırı bölgeye gönderebildik.."
Bakan diyor ki, "Çadır yetiştiremedik."
Kızılay diyor ki.. "Herkese yetiştirmek mümkün değil.."
Tekrar ediyorum, tabloyu iyi görün diye..
Halk çadır için ölümüne dövüşüyor..
Bir takım kötü niyetli çeteler, Kızılay üzerinden haraç topluyor..
Uygar vatandaş, yüzlerce metre kuyrukta günlerce bekliyor ve..
..Ve o çürük binaları yapan, insanların ölümüne sebep olan müteahhidin sapasağlam villasının bahçesinde iki Kızılay çadırı birden var.. Hem de deprem günü, anında kurulmuş.. Hazret ve ailesi, villadan çadırlara taşınıyor, daha o gece..
Millet çadır için birbirini öldürürken, yaptığı bina mezar olan bu inşaat zenginine o iki çadırı, kim, hemencecik nasıl verdi, Van Valisi bi zahmet soruşturur mu?.
Millet soğuktan donarken, 82 kişi bir çadırda balık istifi olurken, beyfendi o iki çadıra nasıl sahiplendi?.
Kızılay, villasına kadar götürüp, kurup "Buyrun efendim, güle güle otururun. Bir ihtiyacınız olursa, aramaktan çekinmeyin. Yetmezse iki çadır daha kurarız" da, dedi mi acaba?.
Van Valisi görev yapacak..
Sevgi Apartmanı'na 6 kat iznini kim verdi?.
İnşaatı kim denetledi?.
İskan iznini kim verdi?.
"Depreme dayanıklıdır" raporunu kim yazdı, kim onayladı?.
Halka gelince, yüzlerce kişiye iki çadır, kamyondan atılıp gidilirken o müteahhidin lüks villasının bahçesine, bir de ödül gibi, iki çadırı, anında kim teslim edip, kurdu?.
Van savcısı görev yapacak..
Valinin tespit ettiği, bu sorumlular hakkında dava açarak..
Van mahkemeleri görev yapacak. Bu sorumlulara öyle ibret cezalar verecek ki, bir daha hiç kimse görevini ihmal edemeyecek, kötüye kullanamayacak..
Şimdi ey okur, size soruyorum..
Bunların yapılacağına inancınız var mı?.