Adalet Bakanlığı, yönetmeliklerde yıldırım bir değişiklik yaparak, uzaktan, görüntülü ifade almayı yürürlüğe koymuş.. İyi etmiş.. Etmiş de..
Bu iş bu kadar hızlı yapılabiliyordu da, niye beş kişinin cayır cayır yanarak ölmesi beklendi..
Bu ülkede her adalet reformu için birilerinin ölmesi mi gerekiyor?.
Kaç ölü daha lazım, Sayın Bakan..
İkincisi.. Uzaktan ifade alınması sorunu çözmüyor..
Bu ülkede, mahkum ve tutuklu nakli devam ediyor.. Metris'ten Silivri'ye, Beşiktaş Adliyesine nasıl geliyor insanlar?.
Kaza ille de uzun yolda olur diye kural mı var?.
Kent içi nakil koşulları nasıl?. Bu araçlar insancıl mı?. Kaza anında mahkum ve tutukluların kurtulması nasıl sağlanacak?. Yetkili kim?. Yarın gene bir kazada birileri ölürse, sorumlu kim olacak?. O araçtaki görevliler mi, yoksa Adalet Bakanı mı?. Kim?.
Kilitleri dışardan, tamamen kapalı bir araçta, insan değil, hayvan nakledilmez..
O kaza geçiren araç, mesela bir belediyeye ait olsa ve içinde beş köpek yansaydı, Ömür Gedik başa geçer, binlerce hayvan sever Taksim'den Galatasaray'a yürürdü.
Bu ülkede Hayvanları Koruma Dernekleri var. İnsanları Koruma Dernekleri yok..