Ankara için kurduğum bir hayaldi. Kaleiçi yeniden düzenlenirken, orada eski kitapçıları, antikacıları, el sanatları atölyeleri, galerileriyle yurtdışındaki benzerleri gibi bir "eski şehir", bir "altstadt", bir "vielle ville" yaratılabilir diye ümit etmiş, araştırmış, yazmıştım. Ama dönemin Belediye Başkanı Murat Karayalçın önceleri hayli sıcak baktığı projeye sonraları nedense hiç ilgi göstermedi.
Yıllar sonra benzer bir hayali İstanbul'un cennet ilçelerinden Tuzla için kurduk. İstanbul'a yarım saat mesafede bir kültür-sanat köyü.. Kiminle mi? Ahmet Taner Kışlalı'nın kızı, kuzinim Dolunay ve eşi gazeteci-yazar Sıtkı Uluç'la.. Üstelik, Ardenlerdeki beşyüz nüfuslu küçücük köyü, her yıl binlerce turistin uğrak yeri olan ünlü "kitap köyü" Redu'ya dönüştüren, o ortamı yaratan, günün birinde bir kitapçı dükkânı açarak işe başlayan da galiba eski bir basın mensubuydu. Sıtkı Uluç gibi..
Ve tesadüf bu ya.. O günlerde Sıtkı da, 35 yıl gazetecilik ve AA muhabirliği yaptığı Belçika'dan emekli olarak dönüp Tuzla'ya yerleşiyordu.
Bir ay kadar önce çarşıda dolaşıyorum, karşımda yepyeni bir galeri.. Genç bir hanım, Hülya Barış Tuzla için ilk adımı atmış bile.. Eşinin görevi nedeniyle ilçeye yerleşince, boş oturmak istememiş, Tuzla Belediyesi'nin katkısıyla sahilde bir sanat galerisi açmış, 2011 yılını programlamış, 2012'ye hazırlanıyor. Daha öncekileri (birinde Nazım'ın yakın bir akrabasının tabloları da varmış) görmedim ama Gebzeli hanımların elinden çıkan tezhip ve hat sergisi müthişti. Bu haftasonu yine uğradım. Yeni sergi hazırlıklarının yanı sıra, galeride yaşları 8-10'u geçmeyen bir grup çocuk, kocaman bir masaya yayılmış resim yapıyorlardı. Ayaküstü sohbet sırasında serginin, Tuzla Kaymakamlığı İlçe Eğitim Müdürlüğü talimatıyla gerçekleşen 3. Tuzla Kültür-Sanat-Spor ve Bilim Günleri kapsamındaki "Görsel Sanatlar Öğretmenleri Resim Sergisi" olduğunu öğrendim. Hafta başında Ankara'ya dönerken sergiyi görmek için uğradığımda, gözlerime inanamadım. Galerinin önündeki caddede iki taraflı masalar.. Üzerlerinde her çeşit boya ve hemen her yaştan çocuk.. Aralarında özürlüler de var. Başlarında öğretmenleri, velileri resim yapıyorlar. Hem de ne resimler.. Çarşı esnafı, gelen geçen, herkes keyif içinde.. Kaldırımlarda, duvarlarda, camekanlarda rengarenk tuvaller, kartonlar.. Bir renk cümbüşü, bir cıvıltı, bir bayram.. İki gün sürecekmiş..
Sonra galeriye girdim. Eşref Üren ortaokulda hocamdı, ayni heyecanla bizi resim yapmaya teşvik ederdi. O günden bu güne dek de, resim öğretmenleri tarafından yapılmış bu güzellikte tablolardan oluşan bir sergi izlemedim. Gezdim, düşündüm.. İnanamadım. Meğer bir de, bu sokağı "Sanat Sokağı" yapma girişimleri varmış.. Tuzla için nasıl bir renk, ne muhteşem bir "gelecek"..
Ankara hayalleri, Altındağ Belediyesi ve Hacettepe Üniversitesi'nin girişimleriyle gerçekleşti. Şimdi Ankara'nın bir "Sanat Sokağı", bir "eski şehir"i var. Ankara Kalesi'nde değil de, Hamamönü'nde.. Olsun.. Tuzla hayalleri ise, bu gidişle mutlaka gerçekleşecek.. Tuzla'da bir Arbat Sokağı.. Ya da.. Covent Garden gibi turizmin gözbebeği bir Tuzla..