"Kemal Kurdaş'ı kaybettik" dedi Ünal, çarşamba akşam üzeri Ortaköy'de buluştuğumuzda.. "Ahh" dedim içimden.. Hani insanın içi "Cızzz" eder ya.. Aynen o..
Uzun yaşamıştı, aslında.. 91 yıl.. Bu uzun ömre muhteşem bir devrim sığdırmıştı.. Üniversite devrimi.. Bugün yurdun dört bir yanında yığınla üniversite varsa, bugün, özel devlet, birbirinden güzel üniversite kampüslerinde, hele bizim kuşakların rüyalarında bile görmediği olanaklar yaratılıyorsa, gençler için, ülke için, ilk adımı atan adamdır, Kemal Kurdaş.. Genç Cumhuriyet'in ilk kampüs üniversitesini kuran ve çağlara örnek olan Mülkiyeli ağabeyim.. 1943 Siyasal Bilgiler Okulu mezunudur, adı ODTÜ ile özdeşleşmiş, Kurdaş..
Bugünün ODTÜ'sü, Kemal Kurdaş 1961'de rektörlüğe geldiğinde, Ankara'da alay konusu olan bir baraka yığınıydı. Resmen baraka.. 1966'da Enstitü olarak kurulmuş, 1959'da üniversite olması kabul edilmiş, ama orda kalmıştı. O günlerde yeni açılan Meclis'in muhafız taburu geçici olarak yerleştiği prefabrik barakalardan, inşaatı biten esas binasına taşınınca, boşalan barakalar, ODTÜ'ye tahsis edilmişti. Güzel kızlarını duyar, Mülkiye kantininden ODTÜ'nün o yağmurda damı akan baraka kantinine giderdik ara ara.. Ordaki arkadaşlarla dalga geçerek..
Kemal Kurdaş'ın vizyonu, o ODTÜ'yü, Orta Doğu'nun en güzel, en büyük kampüsü haline getirdi. Milyonlarca metre karelik yeri hazineden kopardı.. Bu arazi üzerinde daha sonra Hacettepe ve Bilkent kampüsleri, yani başka gençlik rüyaları kuruldu.. İleri görüşe, dehaya bakar mısınız?.
Bir mimari yarışma ile, bugünkü kampüsü gerçekleştirirken, finansmanı IMF'den Türkiye'ye geldiği için yakından tanıdığı Amerikalılara yaptırdı. Bu kampüs, içinde yer aldığı cennet gibi yaratılmış doğa parkı yüzünden ODTÜ, 1994 Ağa Han Mimari ödülünü kazandı.
Kurdaş'ın ODTÜ'sü kısa zamanda devrimci fikirlerin merkezi oldu. Sosyalist Fikir Kulüpleri en hızlı gelişmeyi bu kampüste yaşadılar. Sebep, demokrat rektör Kurdaş'tı.. Öğrencileriyle kardeş gibi yaşayan Kurdaş.. Her türlü fikre demokrat yaklaşan, söz hakkı tanıyan, öğrenci kulüplerini destekleyen Kurdaş..
Öğrenciler, bizde "Ali Baba'nın Çiftliği", Amerika'da "Old McDonald had a farm" diye bilinen şarkıyı rektörlerine uyarlamışlardı.. "Kemal Kurdaş had a farm" diye.. Eşlik ederdi, protestocu öğrencilere.. Aralarında bizim Ünal da vardı. Amerikan sefiri Kommer'in arabasını, ODTÜ kampüsünde yakan gençlerin önde gideni Ünal..
Bu noktada sözü Ünal'a bırakayım.. O anlatsın hocasını..
***
Çantamın en gizli yerinde Atatürk'ün "Bursa Nutku" yla ülkenin ilk kampus Üniversitesi ODTÜ'ye Mimarlık okumaya geldiğimde yıl 1967.. Öğrenci uyanışı start almış... Serde basketçilik olduğundan soluğu salonda aldım. Pazar günü sporcular, rahmetli Yalım hocayla beraber oynuyoruz. Aramızda orta yaşlarda küçücük bir adam.. Rektör Kemal Kurdaş'la böyle formadaş olduk.
Baş öğretmen, okul müdürü nobran formatını yırtmış Kurdaş, bozkırı yeşerten adam olmanın yanı sıra 68 kuşağının özgür düşünebilme, düşündüğünü söyleyebilme olanağını sağlayan adamdı. En başta Sosyalist Fikir Kulübü olmak üzere tüm düşünce kulüplerine özgür çalışma ortamı sağlamıştır. İstanbul'da Kazancı Yokuşu'nda Furukolarla (Toplum polisine fruko kamyonuna benzeyen otobüsleri yüzünden öyle derdi gençler) köşe kapmaca oynarken birden kendimi "Ülkenin yarınlarına karar verenlerin arasında" buldum. Bu serbest düşünce ve eylem ortamında her delikanlı gibi "Hepimiz Che'yiz" dürtüsü içimize doldu.
Amerikan finansmanıyla kurulan Middle East Technical University'i biz, derenin taşıyla, derenin kuşunu vurarak, Hergele Meydanı'nda ki bit pazarından aldığımız ABD askeri parkaları ve Roosevelt postallarıyla Amerikan Büyükelçisi Kommer'in arabasını yakıp, Rektörlüğü işgal ederek yönetime el koyduğumuzda, hiç unutmam rektörlüğün kapısında "Basketçi sen ne arıyorsun burda" diyerek samimi soğukkanlılığını bozmamıştı.
Kemal Kurdaş devrim karşısında otoriteyi temsil ediyor olmasına karşın sevecen ve insani tavırlarıyla ODTÜ'lülerin kurucu babaları olmuştur.
İlk mezunundan bugün okuyanına kadar ODTÜ'lü, her şeyi sorgulayan, yarına dönük, bilimsel düşünen, moda deyimle "Hayata karşı sağlam duruşunu" ODTÜ'yü yaratmış adam Kurdaş'a borçludur.
Telefonda konuşurken bile hiç tanımadığınız kişinin ODTÜ'lü olduğunun farkına varırsınız. Suyundan havasından değil, temelini Kemal Bey'in kardığı harçtan gelir bu özellik.
Kimse ona "Kur arkadaş" dememiş, hatta çok köstek olan, pişmiş aşa su katan bol bol çıkmışsa da, Türkiye'nin çağının her dönem önünde olan Cumhuriyet'in büyük koruyucusu Üniversitesini yoktan var etmiş, Erdal İnönü'den Korkut Özal'a uzanan değişken dünya görüşleri olan insanları yönetip yönlendirerek, Meclis arkasındaki barakalardan 5.5 milyon metrekare devasa kampus/ kente uzanan sivil devrimi gerçekleştirmiş, fiziki planlamasından akademik çatkısına kadar "Yüksek Öğrenim Efsanesi"ni yaratmıştır.
Nur içinde yatsın..
***
Ünal'ın bir de duyuru notu var..
"Sevgili ebedi rektörümüz Kemal Kurdaş'ın ailesi, vasiyeti gereği esas uğurlamanın Kilyos'taki mezarı başında yapılmasını ve sevenlerinin ellerinde bir ufak demet çiçekle ona sevgilerini iletmesini istiyorlar. Çelenk değil..
Eymir Kültür Vakfı ve İstanbul ODTÜ Mezunları Derneği, Teşvikiye Camisi'nden Kilyos'a gitmek isteyenler için, Beşiktaş ve Şişli Belediyeleri'nden otobüs ayarladılar. Hepinizi ellerimizde birer demet çiçekle bugün öğle namazına Teşvikiye Camisi'ne bekliyoruz."