Pazar günü Salomanje kahvaltısından Ortaköy'e dönüyoruz, benim arabada, arkadaşlarla.. Keyifli saatler geçirmişiz.. Yeni keyifli saatler için yoldayız. Teşvikiye Camisi'nin arkasından Fulya Deresi'ne inen dar bir arter var. Ordan gidiyoruz. Yıllar sonra Ercan'a, dar yollarda ortalama hızının 25 kilometreyi geçmemesi gerektiğini ezberlettim.. "Aradan bir çocuk fırlarsa, ne olacak?.."
Yokuş aşağı iniyoruz.. Birden yan yoldan bir araba ok gibi fırladı.. Yollar o kadar dar ki, bizim onu görmemize imkan yok. Onun da bizi.. Buna rağmen yan yoldan ana yola, ok gibi fırlayıp sola dönüyor ve gidiyor.. Biz de onun hızında gidiyor olsak çarpışma kesin ve güzel pazar zehir olacak..
Özcan, önde oturuyor..
"Bir arabanın böyle bir kavşakta durması için daha ne gerek" dedi arkaya dönüp..
Çıktığın yolu görmüyorsan, duracaksın.. İki yana bakacaksın. Kendini de göstereceksin.. Trafik kurallarına gerek yok. İnsan olmak, vicdanlı olmak yeterli..
"Durduramazsın" dedim.. "İstanbul dağ başı.. Burada insanlar devletin olmadığını biliyorlar ve arabalarını Teksas Kovboyları gibi sürüyorlar.. İstanbul'da sürücünün yakalanma korkusu yok. İstanbul'da sürücünün yakalansa ceza görme korkusu yok.. Ceza görse, o iki otuz paralık cezadan korkusu yok.. Adam öldürse, kaza yapıp, bu defa da yasalardan, yargıçlardan korkusu yok. Tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılıp, ertelenecek komik hapis cezaları alacağını biliyor.."
Anlattım..
Geçen pazar, Kilisli'den dönüyoruz, Beylikdüzü'nden. TEM üzerinden.. Galatasaray Arena'nın oraya geldik, trafik yavaşladı. Anında Emniyet Şeridinden basıp giden uyanıklar türedi.. Önce plaka almaya heveslendim. Öyle arka arkaya geliyorlar ki, yetişmek mümkün değil.. Saymaya başladım.. Arena'nın önünden, TEM'i terkettiğim Etiler çıkışına kadar 157 araba saydım, Emniyet Şeridi ihlali yapan.. 157 araba ve bir, ama tek bir trafik polisi, aracı, ekibi görmedim.. Beylikdüzü'nden Etiler'e kadar bir tek araba görmedim, pazar günü.. Nerdeydi polisler?. Hiçbir yerde.. Vatandaş da bunu biliyor ve Emniyet Şeridini malı gibi kullanıyor, basıp gidiyordu, bizim gibi, devlete, kurallara ve diğer insanlara saygısı olan "Hıyar"lar, şeritlerinde sıralarını beklerken..
İstanbul'da trafik polisi yok mu?.
Var.. Ne yapıyor?..
Alkol kontrolü.. Geçen hafta sonu gece yarısından sonra bir arkadaşımı bırakmış Florya'dan dönüyorum, sahil yolundan. Ataköy'e geldik. Ercan E-5'e kaymaya kararı verdi. Ataköy Galeria'nın ordan saptık, sapar sapmaz da bir ekip arabasının kucağına düştük. Polisler bizi çevirdi. Orada Marina, Marina'da barlar var ya.. Gece yarısı ya.. "Bravo" dedim içimden.. "İşte bu.."
Ercan üfledi. 0.0!.. Bitti, gideceğiz.. Ne gezer.. Ehliyet, ruhsatı aldılar, arabanın başına gittiler. Bir dakika, üç dakika, beş dakika, on dakika.. Geriye dönüp bakıyorum. İki usta polis ekip arabasının beş metre gerisinden sohbette. Arabanın içinde genç bir polis, bir şeyler araştırıyor.. Bilgisayardan Ercan'ı sorguluyormuş meğer.. Bu arada, yığınla araba, vızır vızır geçiyor.. Bre aman?.. Hani alkol kontrolü.. Efendim dostlar alışverişte görsün!. Biz on dakka bekledik. 100 araba boş geçti..
Ortaköy'e geldik.. Ertekin gazeteleri masaya yaymış.. Şöyle bir göz attım.. Film şeridi gibi resimlenmiş bir cinayet haberi.. "Kaza" diyor gazete ama, cinayet..
Otobüsün tekerleği patlamış. Kenara çekmişler, emniyet şeridine.. TEM'de.. Lastik değiştirmek için iki muavin ve bir yolcu inmişler. Çökmüş çalışıyorlar. Emniyet Şeridinden 120'yle falan bir araba geliyor.. Üçlüye çarpıyor.. İnsanlar havaya uçuyorlar.. Bir ölü.. Bir yoğun bakımda yaralı.. Bir yaralı.. Onları ezen de basıp gidiyor.. Kaza yerinden kaçmak da ağır suç, güya.. Takip edin.. En fazla 2 ay yatar, sonra "Tutuksuz" yargılanmak üzere serbest kalır.. Bir daha da içeri dönmez.. Bizde yasalar ve uygulama böyle..
Emniyet Şeritlerinin halini her gün görüyoruz. Uyanıkların babalarının yolu.. Denetim menetim yok. Ortada polis yok, görüntü yok. Olandan korku yok.. Polis oto yollara sadece "Erkan'dan biri" geçecekse çıkıyor, dehşet estiriyor, hazret geçip gittikten sonra gene toz oluyor..
O zaman Emniyet Şeridi diye bir şey kalır mı?. Emniyet şeridinde duran güvende olur mu?. Şimdi
1.. Emniyet Şeridindeki o ölüm, kaza değil, cinayettir.
2. Katil, Emniyet Şeridinde hız yapan o yaratık değildir.
3. Katil, Emniyet Şeritlerinin emniyetini yıllardır sağlamaktan aciz devlettir. Trafik müdürüdür, Emniyet Müdürüdür, Validir.. Ama bugünküleri kast etmiyorum. Böyle gelmiş, böyle gider.. Düzen böyle.. Katil, yıllardan beri bu düzeni seyreden ve önlem almak için kılını dahi kıpırdatmayan İçişleri Bakanı'dır. Gene bugünkünü kast etmiyorum.. Başından beri hepsi..
Başlıkta "İçişleri Bakanı istifa ederdi" dedim..
Laf uzun sığmadı..
"Türkiye çağdaş bir ülke olsa, bu 'Kaza' üzerine İçişleri Bakanı istifa ederdi" demem gerekiyordu aslında..
Bir ülkede Emniyet Şeritleri yol geçen hanına dönmüşse.. Bir ülkede hem de üzerinde çarpı işareti olan "Duraklamak bile yasak" levhaları, oto park anlamına geliyorsa.. Bir ülkede Kırmızı Işık "Geçiniz" diye algılanır olmuşsa, o ülkede İçişleri Bakanı "Yok" demektir.. "Yok" bakan istifa etmelidir ki, belki yerine "Var" bakan gelir!..
Ben 50 yıldır ümit ediyorum..