Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Tehlikeli İlişkiler.. Girdaplaşan dehlizler..

Harika bir filmdi.. Brigitte Bardot'ya âşık olduğumuz "Ve Allah Kadını Yarattı"dan sonra, dahi yönetmen Roger Vadim, bu defa da, eşi olacak Anette Stroyberg'i yaratmaya soyunmuş ve Tehlikeli İlişkiler'i (Les Liaisons Dangereuses) çekmişti, Choderlos de Laclos adlı bir Fransız generalinin yazdığı ayni adlı romandan..
Çıtır Anette, romandaki en güzel kadını oynarken, onu baştan çıkarmakla görevli çapkın Fransız'da tam da çapkın bir Fransız vardı.. Gerard Philippe..
Ona baştan çıkarma görevini veren "Tehlikeli" kadını bir başka büyük usta Jeanne Moreau oynuyordu. Jean Louis Trintignant da, genç âşığı..
Üniversite öğrencisi olarak bayılmıştım filme.. Yıl 1959..
Sonra 1998'de Amerikalılar çekti ayni filmi. Ayni isimle (Dangerous Liaisons..)
Gene dev bir kadro vardı..
Korkunç kadın Glenn Close.. Acımasız çapkın, John Malkovich.. Güzel kadın Michelle Pfeiffer.. Genç âşık, o zaman daha pek yeni, Keanu Reeves.. Gencecik avlardan biri, Uma Thurman..
Film en iyi film dahil, yedi dalda Oscar adayı olmuş, üçünü almıştı. Heykellerden biri de Senaryoyu uyarlayan Christopher Hampton'a gitmişti..
İşte bu Hampton bir şey daha yaptı.. Romanı oyunlaştırdı.. Ve ben bu oyunu, 2011'de Şehir Tiyatroları'nda izledim ve bir daha bayıldım..
Bu defa, yönetmene.. O nasıl bir yorumdur?..
Oyun 1700'ler Fransa'sında geçiyor.. Devrin aristokrat yaşamı üzerine.. Kıyafetler klasik.. Oyuncular da, o devir tiyatrosunu andıran bir yorumla, yani abartılı teatral oynuyorlar.
Ama tüm bu klasizm içinde insanı büyüleyen bir modern yorum var.. Dekor yok.. Dekor diye aynalar var..
Yan yana.. Arka arkaya.. Döner aynalar.. Dönerken birbirlerine de yansıyorlar.. Karşıdan bakarken gerçek dünya ile yansımaları karıştırıyorsunuz.. Müthiş dehlizler oluşuyor.. Tüm aynalar döndüğü zaman, girdaplar oluşuyor sahnede.. İnsan yutan girdaplar..
Bu dehlizler, bu girdaplar, Tehlikeli İlişkiler'in tam da çarpıcı yorumu..
İnsan beyninin yarattığı dehlizler.. Duyguların insanı karanlık dehlizlere çekmesi.. Aşkın insanı bu girdaplar içinde yok etmesi..
Tehlikeli Kadın, Markiz de Merteuil bir sahnede, Kont'a "Aşk insanın kullanacağı bir şeydir. İnsan yutan kumsallar gibi içine düşülen bir şey değil, unuttunuz mu" diyor. (Çeviride "İnsan yutan kumsallara düşmek" yerine, "Kuma saplanır gibi, saplanıp kalması" kullanılmış. Hatalı.. Bizde, Hugo'nun Sefiller'de uzun uzun tasvir ettiği, üzerine bastığın zaman battığın, çırpındıkça saplandığın kumsallar yok. Bataklık var. Anlamı ifade etmek için "Bataklık" sözcüğünü kullanmak daha doğru olurdu.. "Aşk, -çırpındıkça battığın- bataklığa düşmek değildir" denmeliydi, mesela..)
Dönen aynalar, bu aynaların arasında gelen, giden, koşuşurken kaybolan insanlar müthiş, gerçekten müthiş bir yorum.. Yapan da bir konuk sanatçı.. Makedon yönetmen Aleksandar Popovski..
Şehir Tiyatroları'nı da kutlamak lazım.. Böylesi cesur, böylesi yoğun cinsellik içeren bir oyunu, böylesi cesur bir yorumla sahnelerine aldığı için..
Markiz Merteuils ile Kont Valmont bir aşk yaşamışlar. Çapkın kont Paris'te kendisine müthiş bir şöhret yaratan hızlı yaşamını sürdürmüş. Markiz'den son bir aşk gecesi istiyor. Markiz de şartlarını söylüyor..
Birincisi, kendisini terk edip genç bir bakire Cecile'le evlenmeye karar veren son âşığından intikam almasına yardımcı olacak. Cecile'i baştan çıkaracak. İkincisi. Kocası yurt dışı görevde, onur ve namus timsali Madam Tourvel'in koynuna girmekle kalmayacak, kadını kendisine deli gibi âşık edecek ki, hünerinin devam ettiğini kanıtlasın ve Markiz'in yatağına girme ödülünü kazansın.
Kont şartları kabul eder.. Cecile'i baştan çıkarması zor olmaz.. Ama Tourvel'in peşinde koşarken, kadına gerçekten âşık olur. Aslında kendisi Kont'a deli gibi âşık olan, ama bunu kendisine dahi itiraf etmeyen Merteuils, Kont'un Tourvel'e âşık olduğunu anlayınca deliye döner.. Çünkü, sevdiği adamı başka kadınlara yollarken, onun asıl tercihinin kendisi olduğuna inanmaktır amacı..
Tourvel'e fena halde âşık olduğunu kabullenemeyen Kont, genç kadını tam elde etmişken, terk eder ve son aşk gecesini yaşamak için, Markiz'e koşar..
Karmaşıklığı, dehlizleri, girdapları görüyor musunuz?.. Ve sahnede izlediğiniz hemen bütün kahramanların o dehlizlerde nasıl kaybolduğunu..
Aşka düşmenin, aslında, insan yutan kumsallara gömülmek, çırpındıkça daha çok batmak olduğunu.
Tehlikeli İlişkiler'de, oyunculuk da müthiş..
Yazının girişinde, Fransa ve Amerika'daki o dev kadroları bilerek yazdım, bizdekilerin hiç de geri kalmadığını sonunda söylemek için..
Levent Üzümcü, müthiş bir Valmont olmuş.. Fransız kontu yaşıyor ve yaşatıyor.
Şebnem Köstem o entrikalar kraliçesi kadında ne Glenn Close'u, ne de Jeanne Moreau'yu aratıyor.. Tourvel'de Selin İşcan'a bayıldım. Yani, bu zor rol, bu kadar mı güzel oynanır?.. Konuşmadığı, sadece önde oturduğu sahnelerde bile, gözleri, bakışları ile rol çalıyordu. Öylesi..
Ece Özdikici, Esra Ronabar, Tomris İncer, İrem Arslan, Cemal Şener.. Hepsi, ama hepsi çok iyiydi..
Tehlikeli İlişkiler, yılın görülmesi gereken oyunlarından..
Görülmesi ve düşünülmesi.. Dehlizlerde kaybolmamak için..


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA