NASIL utandım, Refik Durbaş'ın notunu okurken.. "Safahat bugünkü dille yeniden basılmalı.. Akif'i bugünün gençleri de okumalı, anlamalı" demiştim ya..
2008'de, Akif'in tüm şiirlerini, bugünün lise öğrencilerinin anlayacağı dile çevirmiş, üstelik hayatı ve anıları ile birlikte kitaplaştırmış ve yayınlamış Şair Refik, Kırmızı Yayınlarında.. Hâlâ piyasada..
Refik kim?. 19 yıldır, ayni gazetede, ayni binada çalıştığımız meslektaşım..
Şubat başında ayrılmış..
Ah bu plaza gazeteciliği.. Ayni binanın içinde birbirimize asansör dışında rastlama şansımız yok.. Birbirimizden haberimiz yok..
Bab-ı Ali yokuşunu tırmanırken, tüm gazetelerde çalışanlarla sarılışır, sohbetleşirdik, güzel eski günlerde.. Şimdi bizim gazetelerde çalışanların çoğunu tanımıyorum. Asansörde rastladığım bizden biri mi, konuk mu, onun dahi farkında değilim. Çünkü, kendimizi tanıtan kimliğimizi boynumuza asmaktan utanıyoruz. Kendimizden mi utanıyoruz yoksa da, saklanma ihtiyacı duyuyoruz?.
Ülkü Tamer gitti. Çok üzülmüştüm. Refik de gitmiş.. Sabah'ın edebiyatçıları birer birer eksiliyor..
Refik'in Safahat'ını derhal alacağım..