Kaç yıl geçti aradan hatırlamıyorum.. Devlet Tiyatrosu'nun büyük oyunlara imza attığı dönemdi.. Cüneyt Gökçer'di Genel Müdür.. Her sene en az bir oyun efsane olurdu.. Klasik ve modern tiyatroların en gözde oyunlarını, "Büyük Yapım" olarak sunardı Cüneyt Hoca.. Sonra müzikallere girişti.. Kiss Me Kate diye başladı.. Dünya ile boy ölçüşecek bir My Fair Lady yaptı.. Damdaki Kemancı'da Topol'u gölgeleyen bir oyunculuk ortaya koydu.
Mançalı Adam, bu müzikaller dizisinin unutulmazlarından biriydi..
İstanbul Devlet Opera ve Balesi'nin hazırladığı Mançalı Şövalye'ye, Cüneyt/ Ayten Gökçer ikilisinin o unutulmaz Mançalı Adam'ı aklımda gittim..
Kapıdan girerken güzel bir kitapçık verdiler.. Oyunu ve bu yapımı anlatan.. İçinde Metin And'ın "Sahnelerde Don Kişot" diye bir yazısı.. Acısı hâlâ içimizde And, bu yazıyı herhalde o Ankara temsilleri üzerine yazmış olmalı.. "Olmalı" diyorum çünkü ne üstünde, ne altında kaynakça, tarih yok..
Üstad, dünya sahnelerinde Mançalı Adam'ı anlatmış.. Ama Türk sahnelerindeki Mançalı Adam üzerine tek satır yok nedense o kitapçıkta. Dünya tarihi var.. Cüneyt Gökçer ve Devlet Tiyatrosu yok..
Neden?.
İhmal mi?.. Unutkanlık mı?.. Tembellik, vefasızlık mı?. Hepsi birbirinden ayıp..
İşe geldim. Devlet Tiyatrosu arşivlerine girip, ordan bulacağım hatırlayamadıklarımı.. Anıları tazeleyeceğim..
Çok ala ve de vala bir açılış sayfası.. Sonrası palavra.. Arşiv yok.. Arama imkânı yok.. Ya da var da çok iyi gizlemiş olmalılar, herkes girmesin diye..
Koca Devlet Tiyatroları'nın koca sitesi, meraklısına hizmet edemiyor, hem de bu devirde.. O zaman neye ve kime hizmet ediyor peki?..
Kafamda hep tartışmışımdır, müzikaller operanın mı, tiyatronun mu işi diye?..
Yani, operacıya rol yaptırmak mı kolay, yoksa tiyatrocuya şarkı söyletmek mi?.
Müzikal, opera değildir. Orda söylenmesi çok zor notalar yoktur. Kulak değil, göz öndedir. Bu yüzden, oyuncu bulmak çok daha kolaydır.
Operada 100 kiloluk bir sopranoyu, dünya güzeli bir prenses olarak dinlersiniz. Oyunculuk yeteneğine de pek bakmazsınız. Billur sesidir sizi oraya götüren çünkü, fiziği ve oyunculuğu değil..
Ama Eliza Doolittle olmak için My Fair Lady'de, fıstık gibi bir kadın olmanız gerekir, bir.. Çok yetenekli bir oyuncu olmanız gerekir iki.. Şarkıları az bir uğraşla söylersiniz bir şekilde..
Bu yüzden ben, tiyatrocuların müzikallerini düşünürüm hep..
Cüneyt Hoca, hem Tiyatro, hem Opera, hem de Balenin Genel Müdürüydü. Hepsinin imkânlarını kullandığı için, en iyilerini yaptı..
Mesela Mançalı Adam'da Don Kişot'u kendisi, Dülsinea'yı Ayten Gökçer oynarken, dansları Sait Sökmen yönetiyordu, bale ekibini dans ettirerek.. Koro da, Opera'nın elemanlarından kuruluydu.
Ankara'nın tüm müzikalleri efsane olurken, İstanbul'da bugüne dek Operanın yaptığı müzikaller sönük kaldı, göreceli olarak.
Bu yüzden Mançalı Şövalye'ye ürkerek gittim.. Ama söyleyeyim..
Beğendim.. Çok güzel bir gece geçirdim..
Operamız oyunu iki kastla hazırlamış.. Ben birisini izledim henüz.. Öbür kast için de yerimi şimdiden ayırttım. Bir daha göreceğim.. O zaman daha rahat ve ayrıntılı yazma fırsatı bulacağım..
Şimdilik sözüm..
Mançalı Şövalye'yi, Kadıköy Süreyya Operası'nda izleyin mutlak..
Değer!..