BEN filme Claudia'yı izlemeye gittim.. Üniversite yıllarımızın büyük aşkı.. İtalyan sinemasında, Silvano Mangano/ Rossena Podesta, ve Sophia Loren- Gina Lollobrigida'dan sonra gelen kuşağın harika güzeli..
İtalya'da yaşayan bir Türk Yönetmen Ali İlhan çekmiş, Bayan Enrica ile İtalyan Olmak /Signora Enrica'yı..
My Fair Lady/ Bir Kadın Yarattım'ı bilirsiniz, Bernard Shaw'nun Pygmalion'undan uyarlama.
Dünyaca ünlü dil uzmanı Prof. Higgins, tiyatro önlerinde kestane satan bir gece kondu kızına mükemmel İngilizce öğreterek onu bir İngiliz Lady'si yapacağına iddiaya girer.. Kızı evine alır, hocalık yapmaya başlar, ama bu arada âşık da olur..
İşte bu "Bir Kadın Yarattım'ı tersine çevirin.. Prof. Higgins kadın olsun.. Eliza da bir delikanlı..
Yaşlı ve de erkeklerden nefret eden pansiyoncu Claduia Cardinale, İtalyanca öğrenmek için Rimini'ye gelen ve kız sanıldığı için pansiyona kabul edilen, Türk delikanlısı İsmail Hacıoğlu'na her nasılsa ısınır. Pansiyonundaki kızların suratına bile bakmadığı delikanlıyı eğitmeye başlar.. Sadece İtalyancayı değil, giyinmeyi, oturup kalkmayı, dans etmeyi de öğretir.. Adını Salvatore koyup, şaşkın, korkak, utangaç kenar mahalle delikanlısını, yakışıklı ve çapkın bir İtalyan'a dönüştürür.. Ama bu arada eserine aşık da olur..
Film aslında fena değil.. Ama çok daha iyi olabilirdi. İlhan bazı sahneleri çekememiş, bazılarını unutmuş.. Pansiyonda kalan kızların da öykülerine giriyorsunuz filmi izlerken.. Sonra ne oluyor onlara?.. Belli değil..
İsmail, Lavinia Longhi'ye tutkun.. Bütün o eziyetlere kıza aşkından katlanıyor. Önce suratına bakmayan erkek delisi ev arkadaşı, büyük değişimden sonra bizimkinin kollarına atlıyor.. Filmin akışı içinde bu buluşma bir kreşendo.. Ama o sahne filmde yok. Lafla geçiştiriliyor, seyircinin iki saat hazırlandığı sahne.. Çekmemiş mi, Ali İlhan, çekememiş mi?. Hem de bu devirde?.
Teknik kalitesi de iyi değil filmin.. Renkler, 40 yıl öncekiler gibi, soluk ve tatsız..
Ama film şeker.. Claudia Cardinale ve onun gibi bir sinema devi önünde ezilmeden, hatta kafa tutarak oynayan İsmail Hacıoğlu'nu izlemek müthiş keyif.
Türk sineması bu delikanlının hâlâ farkında değil, hâlâ hakkını veremedi gibi geliyor bana..