YEMİN billah ettim ki, "Bir daha açılış de, adımımı atmam" diye..
Yahu, Halaskârgazi Caddesi'nde zamanın ünlü mankeni Boncuk Turgay'la bir yer açmışlardı. Lezzeti de, havası da harika bir ocakbaşı.. Gitmiş, bayılmış, o zaman Erkekçe'de yazmıştım..
Yahu adam dükkân yaşatmaya değil, açmaya meraklı.. Levent'e sardı.. Etiler'e uzandı.. Bodrum'a kadar gitti.. Sayısını unuttum açtığı sonra terk edip gittiği yerlerin..
Hacı.. Hacıdan.. He De.. Öz Hacıdan.. Son Hacıdan.. En Son Hacıdan.. Of Hacıdan.. Yetti Hacıdan..
Onun da yemin billah "Son" dediği, Akmerkez'in Ulus'a açılan kapısının karşısı.. Yani gene harika bir yer.. Dükkân da orta boy.. Havası sıcak.. Lezzet gene Hacı lezzeti tabii..
İçerde Nil Burak'ı gördüm bizim eskilerden.. Hemen yanında da Yusuf Azuz ve Engin Koç.. Az sonra Atilla Saral da gelince, işleri kızların kalplerini çalmak olan üçlü çete oluştu gene.. Yusuf, aslan gibi.. MS olmuştu, gazetelerde okumuştum.. "Yürürken biraz zorluk çekiyorum o kadar" dedi.. Öpüştük.. Annesine, bizim zamanların yıldızı Ayferi'ye selam yolladım..
Sonra Uzay'dan biri geldi. Tahmin ettiniz.. Mustafa Topaloğlu..
O da yeni bir albüm çıkarıyormuş bugünlerde..
Gece yarısına doğru Ertekin göründü.. Yanımıza gelen "Hatırlamadın mı, ben Meral Konrad" deyince Ertekin'e, gözleri parladı bizimkinin.. "Otelin sahibi mi" dedi.. Meral'i zor kaçırdık!..