Yani vaktiniz varsa.. Hele bir de sevgiliniz varsa, muhakkak gidin. Ele ele tutuşun ve dünyalar şekeri sıcacık bir filmi, zaman zaman kahkahalar atarak, zaman zaman da düğümlenen boğazınızı açmaya çalışarak izleyin..
Bir de eski dostları hatırlayın..
"Gene mi sen / You again"den söz ediyorum.. Son zamanlarda sinemadan bu kadar keyifli az ayrıldım. Biri lisenin en güzel kızı.. Kız öğrencilerin lideri olmuş, herkesi eziyor, şımarık, egoist, felaket bir tip. Öteki çirkinler kraliçesi bir ezik, loser. Tabii, güzelin en çok ezdiği de o..
Ama bir gün abisi çirkin kıza, "Çirkin kız yoktur. Kendine güvenmeyen kız vardır" diyor, benim yazılarımdan yürütme.. Telif hakkı mı istesem acaba?.
O çirkin kız kalın gözlükleri atıp lens takıyor, diş tellerinden kurtuluyor, kuaföre de kendisine yakışan saç ve makyaj için 8 dolar fazla ödeyince oluyor bir fıstık ve o hırsla hayata sarılınca, oluyor mu mükemmel bir iş kadını.. Ve günün birinde öğreniyor ki, abisi evleniyor. Kiminle.. O lisede kendisi ezen, nefret ettiği kızla..
Film öyle başlıyor.. Sonrası şenlik..
Kızın annesi Jamie Lee Curtis.. Harika oynuyor.. Öbür kızın teyzesi, Sigourney Weaver.. Muhteşem.. Hele bu iki eski kurdun havuzda bir sahneleri var, elbiseleriyle düştükleri.. Vay ki vay..
Altın Kızlar dizisinden unutamadığımız Rose (Betty White) orda.. Dahası.. Patrick Duffy orda.. Dallas'ın yakışıklışı Bobby'si.. J.R.'ın ezilen kardeşi hani.. Olmuş 60 yaşında..
Gençleri hafif şehla güzel, Kristen Bell, James Wolk ve Odette Yustman oynuyor. Üçünü de ilk kez izledim galiba. Üçü de hoş.. Film gibi..