ABUZİTTİNCİM,
Son zamanlarda mı desem yoksa giderayak mı (73) gemi yolculuklarına merak saldım kardeşim. Büyük gemiler. 2 bin kişilik, 3 bin kişilik, 4 binlik... böyle gidiyor. Bu defa en büyüğüne bindik eşimle, Oasis of the Seas. Tam 6 bin 296 yolcu, 2 bin165 de mürettebat. Neredeyse 8 bin 500 kişi! Accayip bi şey.. Daha da acayibi, birkaç ay önce denize indirilen, Oasisis'in ikizi Allure of the Seas ile bizimki, Miami açıklarında karşılaştılar ve yan yana bi "Amerikan Show" yaptılar. Türkiye'nin sürüp giden iç karartıcı gündeminden sonra hoş bi manzaraydı. 17 bin kişilik, yüzen iki ada ve coşkulu insanlar! İstanbul Adalarının iki katı.. Datça'nın şehir nüfusunun üç misli..
Oasis'in büyüklüğü hakkında daha çarpıcı rakam bence şu; Olimpik statlarda pistin uzunluğu nedir; 400 metre. Oasis'in ki 600 metre 66 santim.
Kaç tane gece kulübü, kaç tane snackbar, kaç tane lokanta.. bilemiyorum, hepsini gezemedim. Kumarhanesinde 640 tane slot makinası var. Filmlerde gördüğümüz şık şık beyler, hanımlar, aralarında bizimkiler, sabaha kadar Obama'ya çalışıyor. (Gemi Bahama bayraklı ama şirket Amerikan..)
Gemide 500'e yakın Türk vardı. Bu şimdiye kadar görülmemiş.. Gemi yönetimi de, çalışan garsonlar da bu kadar çok Türk görmekten şaşkındılar. Beni şaşırtansa "Dünyanın En Büyük Gemisi"nde 25'e yakın Türkün çalışmasıydı. Çoğunun görevi garsonluktu. Yönetici kadrosunda olanlar da vardı ama koca gemide onlara rastlamak zordu.. Garson deyip geçme, şıkır şıkır iki, üç dili konuşuyorlar, son derece prezentabllar. Akşam yemeklerinde, bizim garsonların servisindeki yerler hep doluydu. Yabancılar onlarla beraber olmak istiyorlar, çünkü yan gözle bakıp izliyorum, bizim çocuklar hızlı servis yanında, misafirleriyle sohbet edip hoş espriler de yapıyorlar, adamlar mest..
Ama, bizim garsonlar Türk misafirlerine ikramda daha da kıyaktılar. Masalarımız Fransız peynirleriyle, leziz tatlılarla dolup taşıyordu. Türkler hep birlikte otursak sorun yok. Hemen yanınızdaki masada başka ülkeden gelmiş birileri olabiliyor. Onlar da bize yapılan servise biraz imrenerek biraz da şaşkınlıkla bakıyorlardı. O gece yan tarafta oturan Amerikalı çifte peynir tabağını uzatıp ikramda bulunurken "Aynı ülkeden olunca torpil yapıyorlar" dedim. Amerikalı matrak adamdı. ".. gemi Fin yapımı, kaptan İtalyan, bayrak Bahama. Garsonlar da Türk. Bizi köpekbalıklarına yem yapmadıklarına şükür!".
Güzel bi yolculuktu.. Aklımda kalanları gene yazarım Abuzittincim. Münasip yerlerinden öperim kardeşim.
Güneş.
Tecellister@gmail.com
ŞOK : Marmaris'in çok değerli iş adamlarından "güzel insan" Naim Tugay'yı genç yaşta kaybetmişiz. Çok üzüldüm çok.. Allah rahmet eylesin.