Altı olimpiyat seyrettiniz. Böyle bir maç yaşadınız mı?
Böyle bir final, bizim açımızdan çok önemliydi. Biz bugüne kadar bu tür korakor finalleri kazanamayan bir takımdık. En büyük zaafımız buydu. Bundan önceki turnuvalarda da önemli dereceler yapabilirdik. Bir türlü oynayamıyorduk maç sonlarını. Bu turnuvada bizi yarı finale getiren bütün maçlarda çok rahat oynadık; hiç sıkışmadık. Bu yüzden bu defa oyun sonunu getirebilecek miyiz, getiremeyecek miyiz, hep cevapsız kaldı. Silahları çok fazla olan bir rakibe karşı fevkalade bir oyun sonuydu. Slovenya dahil bu kadar fazla silahı olan bir rakiple oynamamıştık. Ayrıca, topun bizi bu kadar sevmediği bir maç görmedik. Adamlar ne atsa girdi, bizim kaç topumuz çemberin içinden dönerek çıktı. Her maçta ortaya çıkan bir oyuncumuz, mesela Ersan, mesela Sinan olurdu. Arayı açardı. Ersan en kötü oyununu oynadı. Sinan akıl almaz şekilde bir dakikada üç faul yaptı, kendini oyun dışında bırktı. Kafamızda bu oyunun sonunu nasıl getiririz sorusu misli misli büyüdü. Bu çocukların yarattığı bir mucizedir. Seyircilerin TV başında yürekleri nasıl dayandı? Salondakiler daha rahat, olayın içinde. Bu gece kalp doktorlarına çok iş çıkmıştır.
Neden bu kadar zorlandık?
Sırbistan gerçekten çok iyiydi. Buraya kadarki rakiplerin şu veya bu şekilde zaafları vardı. İlk defa gerçek bir Dünya Kupası rakibi vardı karşımızda. Biz de bugüne kadarki en başarısız maçımızı oynadık. Akıl almaz üçlükler kaçtı, faulleri atamadık. Buna rağmen kazanmamız açıkça kazanma azminin, takım olmanın, takım ruhunun ifadesi. Maçı teknik olarak düşünüp eleştirmek neredeyse imkansız. Bu maçta teknik taktik diye bir şey yok.
Belki de bu yüzden mi, 5 saniye kalaki molada pek taktik konuşulmadı?
Acaba Tanjeviç bir şey söylese çocuklar anlayacak durumda mıydı? Hepsi müthiş bir kazanma azmi içerisindeydi. Hani tribünler bağırır ya, "Başka yolu yok" diye. Bu maçın taktiği buydu.
Bugün ABD ile final var. Ne olur?
Sakin olarak düşününce bu maçtaki silahlarımız Hidayet dahil, kirtik sayılar attı ama çok kritikleri de kaçırdı, akıl almaz toplar kaptırdı. Bu maçta biz en kötü oyunlarımızdan birini oynadığımız için rakip 80'in üstüne çıktı ama biz gene de kazandık. ABD'yi yenmemiz için bu azmin üstüne iyi basketbol oynamamız lazım. Ersan ilk maçlardaki gibi, Sinan da öyle, Ömer Aşık da öyle... İşi mucizelere bırakmamamız lazım. Düne kadarki maçlarda gördüğümüz performansı bütün oyuncularımız, kenardan gelenler dahil, gösterirse, dün geceki kadar bozuk olmazsak ABD'yi de yenebiliriz. Yenilmez bir takım yok bu turnuvada. ABD'ye karşı tek şartımız iyi oynamamız. Bir de seyircimiz maçın başından sonuna kadar orada olduğunu Amerikalılar'a da, bizimkilere de hissettirmeli. Finalde kimse salonda maçı seyretmesin. Dün seyircileri kaldıran yine sahada basketbolcularımızdı. "Haydi! Haydi" diye elleriyle kollarıyla tribünleri ateşlemeye çalıştılar. Bir avuç Sırp seyirci bizimkiler kadar gürültü yapıyordu. Finalde seyirciyi oturtmayacak tribün liderlerine ihtiyacımız var. Gerekirse bulup getirsinler. Seyirci rakibi de etkiliyor, hakemi de etkiliyor.