MOZART'IN iki evi var, Salzburg'da.. İkisi de müze bugün.. İkisini de gezdim.
Doğduğu ev, "Eski şehir/Alt Stadt" diye adlandırılan yerde, bir apartman dairesi.. Önü meydan. Çok merkezi, ama küçük.. Bir yatak odası var topu topu.. Mozart yedi yaşına gelince, babası "Hanım" demiş, "Oğlan büyüdü, artık hepimiz bir odada yatamayız. Geniş bir yere taşınmamız lazım.."
Taşınmışlar. Tam da bizim kaldığımız otelin karşısına.. Yedi odası falan var bu ikincinin.. "Yaşadığı ev" adı..
İki müze de bana kalırsa, turistler için bir para tuzağı sanki.. Çünkü o dönemdeki yaşam tarzını pek göremiyor, hayal edemiyorsunuz..
Bu tür evleri çok dolaştım, dünyada.. İçindeki eşyalar oldukları yerde korunarak.. Bu öyle değil.. Nerdeyse boş odalara ve duvarlara baktık..
"Mozart şurda uyumuş.. Burda piyanonun başına geçip beste yapmış. Şurda çorbasını içmiş" gibi bir şey yok.. Ne var?..
Kapıdaki bilet gişesi ve içerdeki hediyelik eşya dükkânı.. Aklınıza gelecek hemen her şeyin üzerine Mozart yazmışlar ve satışa koymuşlar. Kalem, defter, silgi, çikolata (O meşhurdur zaten, bilirsiniz), kahve fincanı.. Tabii tonla Mozart CD ve DVD'si.. Kim çalmışsa var, nerdeyse.. Kitaplar, kitapçıklar, albümler..
Bizim halimizi düşündüm.. Kimin evine böyle sahiplenmiş, kimi paraya çevirmeyi düşünmüş, planlamışız?.
Gidin Cemal Reşit Rey'e bir turist olarak "Kim bu Cemal Reşit" deyin, aptal aptal suratınıza bakan insanlar görürsünüz. Adamın evini müze yapmayı geçin, adını taşıyan koca salonda Cemal Reşit Rey adına tek kalem hediyelik eşya, tek kitap, kitapçık, broşür, geçin kart postal bulamazsınız. Aç gittiyseniz yandınız.. Büfe bile yoktur, CRR'de..
Bu nasıl bir ayıptır?.
150 bin nüfuslu Salzburg'u yönetenler, gelip 100 misli büyük, 15 milyonluk İstanbul'un sözde sahiplerine "Bir kent nasıl yönetilir, onun kültürel değerlerine nasıl sahip olunur, nasıl pazarlanır" konulu dersler vermeliler..
CRR, Lütfi Kırdar ve Muhsin Ertuğrul gibi üç kültür merkezine giden yolu bir çıkmaz sokağa çevirip, onun da iki yanını, günde 160 lira için İspark'a teslim ederek yolu tek şeride indirmeyi belediyecilik sananlar keşke bizimle bu mütevazi Avusturya kasabasına gelseler ve dolaşsalardı. Yüzleri kızarmazdı belki ama mutlak bir şeyler öğrenirlerdi.