Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Tecelli'den Abuzittin'e mektuplar

Abuzittincim,
Öyle anlaşılıyor ki, insanlar yıllık tatillerini temmuzun ikinci haftasıyla Ramazan'ın ilk günü arasına sıkıştırmışlar. Şehirlerarası yollar arabalar, otobüslerle dolu. Bu yollar üzerindeki alışveriş merkezlerinde, lokantalar ve kafelerde büyük canlılık var. Hatta bazı benzin istasyonlarında kuyruklar bile göze çarpıyor. Bu arada "duble yollarda 110 kilometre hız muamması" da sürüyor. Bazı yerlerde trafik polisleri sürücülere yeni uygulama yürürlüğe girmiş gibi davranırken, bazıları da "Hız sınırını aştın" diye ceza yazıyorlar. Artık bunun netleşmesi lazım, bu kadar laubalilik de olmaz Abuzittincim. Yayınlayın kararı Resmi Gazete'de bu acayiplik bitsin !
Ama bu arada şunu söyleyeyim, uzun yolda, resmen 110"a da geçilse, hız levhalarına dikkat edeceksin. 70 diyorsa orada 70'e düşecen, 60 ise 60! Karayolları hız limit işaretlerini değiştirmedikçe, eskileri geçerliymiş. Bu da biraz komik bi durum.
Şimdi sana daha da komiği.. Günlerden cuma, saat sabah 06.30, Ankara'ya yaklaşıyorum. Ankara Bölge Trafiği bu 110 kilometre işine ne diyor diye, arabayı durdurup, telefonla 397 59 00'ı aradım. Telefona çıkan nöbetçi trafik polisinin bana verdiği cevap "Bizim bu cenahta 110 kilometre uygulanıyor. Öteki cenahları bilmem. Polatlı'ya kadar 110'la gidebilirsiniz. Polatlı'da cenah değişiyor, ne uygulaması yapıldığını biz buradan bilemeyiz!"
Vaziyet böyle Abuzittincim. Bu "cenah" meselesi bizde çok önemlidir ve çok çok karışık işlerdir. Şimdi sana bi başka cenahtan bahsedeyim. Bu konu da önemli ama bizim basın pek üzerinde durmuyor. Antalya'da, beşyıldızlı oteller, plajlar, parklar, evler bulunan 4 bin dönümlük koca bi araziye mahkeme kararıyla "ihtiyati tedbir" konmuş. Bu nasıl oluyor; Devlet baba, yıllar önce, buranın sahibi var mıdır yok mudur hiç bi araştırmaya gerek duymadan araziyi belediyeler aracılığıyla, otellere, motellere, kooperatiflere satmış. Sonra varisler ortaya çıkıp, ellerinde Osmanlı tapuları, "buralar bizim" diye dava açmışlar ve belgeler doğru olacak ki, davayı kazanmışlar. 5 milyar dolar değerinde bi araziden söz ediliyor. Sen adamın tapulu toprağını al dağıt.
Ne olacak o kadar otel, motel, 10 bine yakın ev? Ayıkla pirincin taşını bakalım! Aynı devlet birkaç yıl önce de Datça Yarım Adası'nda yüzlerce köylünün toprağına, evine "Burası Sit bölgesi" diye el koyduydu. Oysa "Sit kararı" 80'li yıllarda alınmış, adam belki de 1880 yılından beri, tabii adamın kendisi değil dedelerinin dedelerinden bahsediyorum, o topraklarda yaşıyor. Nasıl adamın toprağına, tarlasına, evine el koyarsın kardeşim ? Köylü dava açtı. Bi kısmı topraklarını geri aldı bir kısmının davası hâlâ sürüyor. Oysa onlar da haklı, ama devlet illa vatandaşına işkence çektirtecek. Süründürüyor.. Antalya' daki olay bunun başka çeşidi.
Hatta Kıbrıs'ta da benzeri yaşanıyor. Daha savaş resmen bitmeden (Hâlâ da savaşı bitiren anlaşma imzalanmış değil ) bizim Kıbrıs Türk Hükümeti, Rumlardan aldığı arazilerin bi kısmını eşe dosta hibe et, bi kısmını da, İngilizler dahil sat, paraları al, sonra da Rumun biri çıksın "Burası benim" diye uluslararası mahkemede dava açsın, kazansın... Al bakalım başına dert. Şimdi Kıbrıs Türk Hükümeti arazilerin eski sahiplerine, etrafa çaktırmadan, habire tazminat ödüyor. Kaç yüz bin doları bulmuştur, belki de milyarı aşmıştır. Bu paraların, oradaki evlerle arsalarla hiç alakası olmayan, Türkiye'dekilerin cebinden çıkmadığı ne malum Abuzittincim?
Bi gazeteci çıksa da araştırsa ! 110 kilometre hızdan nerelere geldik.
Münasip yerlerinden öperim kardeşim.
Güneş.
Tecellister@gmail.com

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA