Efendim çok ama çok hoş bir yanıt geldi, "Mine" adlı okurun mektubuna..
7 kuşak İstanbullu okurum, Mısır Konsolosluğu restorasyonuna itiraz etmişti.
Yenilemeyi yapan mimarlar, Ayşe ve Süreyya Saruhan bir defa üsluplarıyla, bir yanıtın ne kadar güzel olabileceği örneğini vermişler. İkincisi ekledikleri fotoğraflarla, sevgili okurun nasıl yanıldığını göstermişler.
Yanıtlarında, tarihi yalının 1901'de çekilmiş fotoğrafları var. Yenileme bu fotoğraflar esas alınarak yapılıyor. Ve de o fotoğraflarda masif ahşap kuğular net olarak görülüyor. Saruhanlar "Zaman içinde kaybolmuş unsurları da bu fotoğraflara bakarak yerlerine koyuyoruz" diyorlar. Kuğular da plastik değil, orijinali gibi ahşap.
Ben, Mine Hanım'a iki kez teşekkür ediyorum. Bir İstanbul'a sahiplenme bilincinde bir hemşehri olduğu için. İkincisi, gerçeğin herkes tarafından öğrenilmesine sebep olduğundan.
Ayşe ve Süreyya Saruhan'ı da yanaklarından öpüyorum. Hemen ve örnek yanıt vererek, Mimar Sinan'a layık genç kuşaklar olduklarını gösterdiklerinden..
Hatırlarsınız.. "Bu minare eğri" deyince yoldan geçmekte olan bir İstanbullu, şerefeye ip bağlatıp çektirmesi ünlüydü, büyük Ustanın.. "Tamam, düzeldi" diyene dek vatandaş..
Minare eğri değildi, zaten eğri olsa da iple çekerek düzelmezdi, ama söylenti bir başladı mı, iş öyle bir eğrilirdi ki, bir daha doğrultamazdınız.
Sinan, mimarlık değil, insanlık dersi vermişti..