ŞİMDİ Tunceli'de dağın tepesinde bir jandarma karakolu.. İkmal yolu 35 kilometre.. Araç trafiğine uygun değil. Cebri yürüyüşle bir günde varılır. Havadan ikmal geceleri ancak kobra helikopteri ile yapılabiliyor. Hava sisli puslu ise, onlar da kalkmıyor..
Yani..
Hava raporunu öğrenen bir terör gurubu bu tepedeki yardım alınmasının imkansız olduğu bir gece karakolu basabilir ve içindekileri keklik gibi vurabilir..
Aynen öyle oldu..
Sisli puslu gecede bastılar.. Baskına uğrayan karakoldakiler kahramanca savaştılar. 4 şehit yığınla yaralı verdiler.
Çatışma sabaha kadar sürdü. Karadan da, havadan da yardım ulaşmadı. Kobralar teröristler vurup kaçtıktan, karadan gelenler her şey bittikten sonra ulaştılar..
Şimdi Jandarma Genel Komutanlığı'na sorum var..
Bu mudur?..
Bu tepelere kurulan karakollardaki gençlerimizin kaderi, hava raporuna mı bağlıdır, yoksa, Jandarma Genel Komutanlığı'nın stratejik ve taktik planlarına, haber alma, istihbarat gücüne mi?.
Gençleri o dağ karakollarına "Dua edin, hava sisli, puslu olmasın" diye göndermiyorsunuzdur herhalde..
O zaman nasıl gönderdiğinizi kamuoyuna, tatmin ve ikna edici açıklamanız gerek.
Vatan için ölmek var. Ama pisi pisine ölmek, hele de aynen Nefes filmindeki gibi, o karakola gidip, bile bile ölümü beklemek yok.
İlker Başbuğ, o filmi beğendiğini açıklayınca şaşırmıştım. "Bu kadar askeri zaafı, yanlışı, hatayı bir araya getiren bu adeta 'Toplu intihar' filmini bir Genelkurmay Başkanı nasıl alkışlar" diye düşünmüştüm. Oysa buyrun işte size Nefes.. Hem de bu defa film değil, gerçek..
Şimdi, özellikle teröristlerin sızdığı sınır boylarına karakolu aklım alıyor.. Aktütün zorunlu.. Ama bu ülkenin nerdeyse göbeğinde, kötü havada karadan ve havadan ulaşılmaz olan bir yere jandarma karakolu kurmanın askeri önemi ne?. Niye o karakollar çok kolay ulaşılacak, hemen yardım yetiştirilecek yaşam yerlerine yakın kurulmaz?.
Bu ülkenin içinde, dört bir yanı vatan toprakları ile çevrili dağ tepesindeki karakolun, terörle mücadelede, stratejik bir önemi yok. Taktik değeri hiç yok.. O zaman o çocukları oraya yollayıp adeta "Hava kötüyse, başınızın çaresine bakın" demenin anlamı ne?.
Türkiye içinde böyle ulaşılmaz dağ başlarında, daha kaç karakol var?.. Ya da teröristlere "Hava raporlarını izleyin. Basın. Ortalığı kana, milleti yasa boğun. Kandil'de zafer naraları atılsın" dercesine kurulmuş ve orada unutulmuş karakollarımız kaç tane?..
Ben bilmiyorum ama, teröristler biliyordur herhalde..