Sabah hele de kafanda güzel bir yazı yazmak varsa, ne güzel bir başlangıçtır.. Dün öyle başladı..
"Hayatınıza bir güzellik katın" yazacağım gene.. Bir gün evvel "Bal" yazmışım.. Bal gibi bir filmi yazmışım.. Evde kahvemi içerken okuyorum.. Bal damlamış kalemimden ne güzel.. Bu güzel ülkemde, güzel şeyler yazmak ne güzel.. İnsanlara güzellikler tavsiye etmek, "Hayatınıza bir güzellik katın" demek ne güzel, hem de böyle sıkıntılarla dolu günlerde..
"Tabii Hıncal'ın keyfi yerinde.. Şeyi şeyine denk, böyle demesi kolay, gelsin de bizim yerimizde olsun bakalım" diyecekleri bilerek "Hayatınıza bir güzellik katın" diyeceğim üstelik.. Doğru.. Sıkıntılı günler yaşıyoruz.
Doğru hayatın çok zor olduğu günler yaşıyoruz. Doğru bazılarımız için ve bazılarımıza göre, karanlık günler yaşıyoruz.. Peki, karalar mı bağlayalım o zaman?.. Teslim mi olalım, boyun mu eğelim?.. Yoksa direnelim, savaşalım, baş mı kaldıralım, bir nebzelik hoşluğu hayatımıza katmak için?..
Gazetedeki odam mis gibi kahve kokuyor.. Taze kahve.. Türk kahvesi.. Günün ilk Türk kahvesini gazetede içerim.. Güzel bir yazının havasına girmek için Birol'un getirdiği kahvenin odamı dolduran kokusu bire birdir..
Salı gecesi Harbiye'deydim.. Harbiye Askeri Müze Kültür ve Sanat Sitesi'nin yeni açılan iki katlı, beş bin metrekarelik salonlarında açılan ArtBosphorus Fuarını gezmek için.. Nasıl ama nasıl güzel bir akşam üzeri geçirdim, güzellikler arasında.. Onu yazacağım..
Kültür Bakanı Ertuğrul Günay ordaydı.. "Gelmediğim her olayı yazarsın, 'Bakan nerdeydi' diye, şimdi burdayım ya, yazmazsın" dedi etrafa beni şikâyet edecek kadar yüksek sesle..
İşte yazıyorum.. Kültür Bakanı Fuarda hem de uzun uzun kaldı, ne güzel.. Ama ondan bir güzelliğe daha imza atmasını istiyorum..
Kültür Bakanlığı sanata karınca kararınca destek oluyor.. Tiyatroculara para dağıtıyor, daha seçkin oyunlar oynasınlar diye.. Sinemacılara para dağıtıyor. Daha güzel filmler çeksinler diye..
Peki, Güzel Sanatların ötekilerine, mesela resme, mesela heykele ne yapıyor?.
Bakın Sevgili Günay,
Geçen gün gazetelerde okudum. Amerikalı araştırmacılar, sanatın tedavi edici olduğunu keşfetmişler. Güzel bir resme, heykele bakmak pek çok hastalığın tedavisinde müthiş işe yarıyormuş..
Bu sanat fuarları, sadece sanatçıların bir kaç eserlerini satmalarına yaramıyor.. Hiçbir şey almayan yüzlerce, binlerce insan, galeriden galeriye dolaşıp, bu güzellikleri izliyorlar ve hayatlarına bir güzellik katıyorlar. Bir kaç saatlerini bir rüya aleminde geçirip daha mutlu, daha iyimser oluyorlar.. Daha iyi hissediyorlar kendilerini..
Şimdi ArtBosphorus topu topu 5 gün açık kalabilecek. Pazar gecesi son.. Oysa hep yazıyorum.. Adeta bir güncel sanat müzesi olan bu Modern Sanat Fuarları en az iki hafta sonu açık kalmalı.. Gazeteler yazmasa, televizyonlar göstermese bile, gidenlerin anlatması ile heveslenenler, öbür hafta sonu çoluk çocuğu toplayıp fuara koşmalı.. Asıl ikinci hafta sonu tıklım tıklım olur fuarlar, bu sebepten.. Tabii ikinci hafta olabilirse.. Çoğu zaman olmuyor?.. Neden Sayın Bakanım?..
Çünkü böyle en az 5 bin metrekare alana ihtiyaç gösteren fuarların yapılabileceği yerlerin kirası yüksek.. İki hafta sonunu içeren kiraları ödemek mümkün değil çoğu zaman..
Anladınız mı ne demek istediğimi Sevgili Günay?.
Kültür Bakanlığı, tıpkı sinemaya, tıpkı tiyatroya destek olduğu gibi, resme ve heykele de katkıda bulunmalı.. İşte böyle.. Fuar kiralarına destek olarak..
Ülkenin en seçkin sanat fuarlarının kiraları bakanlık tarafından ödenmeli. Ödenmeli ki, 5 değil, 15 gün açık kalsın ve bu ülkenin binlerce insanı, öğrencisi, gidebilsin, görebilsin, yaşayabilsin.. Güzel yaşama sanatından mümkün olduğunca fazla insan yararlansın, hayatına bir damla güzellik katarak..