Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Türkiye'nin gerçek gündemi..

Dün köşemdeki tepe yazının başlığı buydu. Bugün de ayni.. Dünkü yazım "Van'dayız.. Ben küçüğüm. Serpil kundakta.. Ağbim okula, babam işe gitmiş. Ben bir şeylerle oynuyorum. Annem yemek hazırlıyor" diye başlıyordu. Bugün de öyle.. Ama devamı değişik..
Birden şiddetle sarsıldık.. Annem "Zelzele oluyor" diye çığlık atarak salona daldı. Bir köşede Serpil'in beşiği var. Kundağı kucakladı, duvarlar taş ve kalın. Pencere derin. Cumba var.. Oraya koştu. Bana da bağırdı. "Sen de öbür pencerenin içine koş.." Taş duvar yerinde kalacak biliyor, tavan çökse bile..
Türkiye'nin gördüğü en büyük depremlerden birini yaşadığımızı sonradan öğrendik.. Dışarısı toz duman.. Bizim tavandan ve duvarlardan sıvalar dökülüyor. Karşımdaki duvarın çatladığını gördüm.. Aralıktan dışarıyı gördüm hatta..
Sallanma kısa bir süre durdu, sonra hafif hafif yeniler başladı.. "Artçı" deniyormuş bunlara.. Annem bir ara kapıya koştu. Açamadı. Ağır deprem, kalın kapıyı sıkıştırmış.. Biz ikinci kattayız. Pencereden çıkmak mümkün değil. Annem çığlık çığlığa.. "Kurtarın" diye.. Aşağıda ev sahibimizi gördüm. Vanlı bir Kürt.. "Suat kızım heyecanlanma, sizi kurtaracağım" dedi.. Sallanmalar devam ediyor. Çatlak duvar açılıp kapanıyor.. Az sonra kapıda darbeleri duyduk. Kazmayı kapmış gelmiş. Kapıyı kırdı. Bizi aşağı indirdi..
Van'da binlerce insan öldü. Biz burnumuz kanamadan kurtulduk. Evimiz kerpiç değil, taş olduğu için.. Ev sahibimiz, mert, yürekli ve fedakâr bir Kürt olduğu için..
Şimdi Şili'de 8.8 diye dünya tarihinin en büyük üçüncü depremi.. Vukuata bakın.. Bir de bizde, uygar dünyada haber bile olmayacak 6.0'daki faciaya..
atv müthiş bir habercilik yaptı, Salı gecesi.. Ayni köyde sapasağlam duranları ve dümdüz olanları gösterdi. Ölenlerin evlerindeki faciaları, her biri bir film konusu olacak faciaları anlattı. Müthişti. Ama en müthişi, o insanları depremin değil, ihmalin öldürdüğü gerçeğini, tek laf etmeden, sadece görüntülerle ortaya koymasıydı.
Batımızda deprem.. Şili'de.. Doğumuzda deprem.. Pakistan'da.. Türkiye zaten deprem kuşağında.. Hele Doğu, tam da fayın üzerine oturmuş.. "Elazığ'da deprem" lafını duyunca şaşan tek kişi oldu mu Türkiye'de.. Deprem bağıra çağıra, zil çala çala geldi..
Depremden sonra TOKİ, yani Toplu Konut İdaresi Daire Başkanı alay eder gibi "Yıkılan evleri yeniden yaparız" dedi.. Ölen 51 canı da yeniden yapar mı acaba?..
Madem yapacak halin ve gücün vardı da, önceden niye yapmadın kardeşim?.
Türkiye'nin gündemi bugün bu olmalı.. Bunu konuşmalı, bunu tartışmalıyız..
Bu deprem, Elazığ'ın köyünde değil, İstanbul'da olsa, 51 değil, en az 51 bin insan ölecekti. Onu konuşmamız lazım..
Başbakan onu konuşmalı.. Hükümet onu konuşmalı. Muhalefet liderleri onu konuşmalı. Meclis onu konuşmalı.. Gazeteler, köşe yazarları, televizyonlar onu konuşmalı.. Biz neyi konuşuyoruz.. Bizim liderler neyi konuşuyorlar?..
Bir kayıkçı kavgasıdır gidiyor..
Dünyanın en aktif deprem faylarından biri üzerinde oturan Türkiye'de, dün olan deprem 51 kişiyi öldürmüşken, bizimkiler, 10 kadının yırttığı çarşaf üzerinden seçim edebiyatı yapıyorlar. Oy hesabı yapıyorlar..
Ergenekon, Balyoz, bilmem ne diye sanal gündemler yaratıp Ordu üzerinden birbirlerine giriyorlar. Yargı üzerinden, Anayasa üzerinden seçim puanı kazanmaya bakıyorlar.. Millet can derdinde.. Onlar oy..
Bu mudur?.
Çıkın sokağa.. Girin halkın arasına.. Bakın bakalım ne konuşuyorlar?.. Bakın bakalım sizin konuştuklarınızı konuşan tek kişi var mı?.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA