Van'dayız. Ben küçüğüm.. Serpil kundakta. Ağbim okula, babam işe gitmiş. Ben bir şeylerle oynuyorum.
Annem yemek hazırlıyor.. Kapı çaldı. Birileri geldi. Bir kocaman rulo bırakıp gittiler.. Annem açtı.. Harika bir İran halısı.. İpek.. Bastın mı ayakların gömülüyor. Bir renkler, bir desenler..
Akşam oldu. Babam geldi ve kızılca kıyamet koptu.. Meğer halıyı bir Kürt aşiret ağası yollamış babama.. Hediye.. Babam oğluna izin vermiş iki gün, annesi hasta diye. Ona teşekkür..
Babamı en çıldırtan şey, hayatta.. Annem fırçayı yedi saatlerce.. Nasıl kabul edermiş, nasıl eve alırmış..
Ertesi sabah askeriyeden bir kamyonet geldi. Halıyı yüklediler. Aşiret yaylada.. Doğru oraya..
Babam halıyı aslında dostu ahbabı olan ağanın önüne atmış, "Bunu bana nasıl yaparsın" diye..
"Asıl sen bunu bana nasıl yaparsın. Halkım önünde beni iki paralık ettin. Ağanın hediyesi geri çevrilir mi?. Bu halıyı al git.." diye öfkelenmiş ağa..
Babam "Öldürsen almam" demiş.
Ağa "Bak Fuat Bey oğlum" diye cevap vermiş... "Şu anda aşiret sınırları içindesin. Konuğumsun. Bizde töre, konukların kutsal olduğunu söyler. Bu obada olduğun sürece kimse kılına dokunamaz. Ağırlanırsın, ama bu yaylayı yanında halı olmadan terk ettiğin anda, konukluğun biter. Seni yaşatırsam da ben biterim."
"Elinden geleni ardına koma" demiş babam ve çıkmış gitmiş. Haber çabuk yayılmış Van'da.. Komutan, vali, müftü devreye girmişler. İki tarafı da kurtaracak formülü Müftü bulmuş..
Babam hediyeyi kabul edecek, ama Van Camisi'ne hediye edecek. Halı bizim eve gelmeden doğru camiye gidecek.. Öyle de oldu.
Niye anlattım..
Kürt için konuk kutsaldır. Bire bir yaşadım, bilirim.. Kürde karşı bir yanlış yaptığında, sığınacağın en sağlam yer onun evidir. Orda olduğun sürece güvendesindir..
Peki Diyarbakır'da olan ne?.
Bu ülkenin en çirkin futbol seyircisi olduğunda hemen herkesin ittifak ettiği Bursa taraftarları ligin ilk yarısındaki maçta Diyarbakır aleyhine çok çirkin gösteriler yaptılar.
İkinci yarıda Diyarbakır'daki maçta bu seyircinin Diyarbakır tribünlerinde olması büyük ve vahim olaylar yaratabilirdi. Devlet karar aldı. Bursalılar Diyarbakır'a gelmedi. Sadece futbol takımı geldi ve bu takım, hem saha içinde, hem de saha dışında saldırılara uğradı. Hayatlarını zor kurtardılar.
Şimdi olayla hiç ilgisi olmayan tamamen masum futbolcuların saldırıya uğramasını aklınız alıyor mu?..
Hem de daha geçen haftalarda, kendi sahalarında kendilerini yenen rakiplerini alkışlarla uğurlayan Diyarbakır seyircileri tarafından?.
Bu bir futbol eylemi değildir. Bu bir Diyarbakır eylemi de değildir. Maç sonrası bir Diyarbakır yetkilisinin sözlerinin altını çizdim..
"Bu olay Diyarbakırlılara mal edilemez. Saldıranlar arasında Urfa'dan, Mardin'den, başka illerden gelenler vardı."
Diyarbakır olayları Futbol Federasyonu'nun değil, devletin istihbarat örgütlerinin soruşturması gereken ciddi bir tertiptir. PKK'nın tertibi..
PKK başından beri Diyarbakırspor'a karşı.. "Salazar Portekiz'i, Franco İspanya'yı futbolla nasıl uyuttuysa, Te Ce de, bizi öyle uyutma çabasında" diyorlar. Diyarbakır'ın Süper Ligden düşmesini, hatta atılmasını planlıyor.
Bursaspor kafilesine saldıranlar tabii PKK'lı değil. Ama onların kurguladığı, tahrik ettiği insanlar.
Şimdi burada çok hassas bir durum var..
Bu olayı Futbol Federasyonu, basit bir disiplin olayı olarak ele alır ve cezaları verirse, ki bunlar Diyarbakır'ın fiilen kümeden düşmesi demektir, PKK'nın ekmeğine yağ sürülür.
Araştırmayı MİT, Polis ve Jandarma İstihbarat ekipleri yapar, o vahşet sahnelerini, kendilerini yeneni bile alkışla uğurlayan Diyarbakırspor seyircisinin değil, PKK tertip ve tahriklerinin yarattığı ortaya çıkarsa, o zaman durum değişebilir.