HAYIR o değil.. Bu One Minute bir minik dergi.. Geçen hafta Nebil'le Galatasaray Üniversitesi'ne gittik. İşletme Kulübü'nün davetlisi.. Çok ama çok hoş bir sohbet oldu.. Çıkarken verdiler.. Kulübün yayın organıymış.
Yahu nasıl tatlı, nasıl şirin, nasıl müthiş dergi.. Tüm yazılarını şurup gibi okumadan elimden bırakamadım.. Bakın bu ülkede "Dergi" deyince adı ilk gelenlerden biriyim. Dergi uzmanıyım. Dergi nedir bilirim.. Rahatça söylüyorum. Son günlerde elime geçen en güzel dergi One Minute..
Bütün yazıları güzel..
Deren Soykan'la Duygu Usanmaz diye kız, "Bienal"i yazmışlar.. Karşılıklı sohbet şeklinde.. Bienal üzerine bu yıl okuduğum en güzel, en anlatıcı, en özendirici yazı.. Profesyonel Kültür Sanat yazarlarına ders diye okuturum..
Sanat ve kültür, sıradan okura nasıl okutulur, sevdirilir, görsünler..
Eylül Zeynep Güngör "Pembe Taksiler" yazmış..
Kadınlar tarafından kadınlar için.. Londra'da kurulmuş taksi şirketi.. Ordan Rusya'ya atlamış. Ordan da şoförler tarafından cinsel tacize hatta tecavüze uğrayan kadın sayısının rekor olduğu Bombay'a.. Pembe taksilerin pembe elbiseli şoförü olmak için Bombay'da İngilizce ve karete eğitimi görmek de şartmış..
Derginin ayni zamanda editörü Aytaç Akdoğan'ın Amerika'da hâlâ Hazreti İsa devri yaşayan, tüm teknolojiyi reddeden Amişleri anlatan yazısı enfes..
Bir Başka Eylül, Sevim Aytaş'ın tam da Yeni Ay oynarken anlattığı Yeni Nesil Vampirler üzerine bir yazısı var, harika..
Beste Ateş Pare "Parfüm" yazmış.. Bilir misiniz, en doğru seçimi sabah saatlerinde yaparmışız. Burnun biyolojisi gereği.. Ve bir defada üçüncüden sonrayı koklamak işe yaramazmış, ayni sebepten..
Alkış.. Alkış.. Alkış..