Şimdi bizim tabelacı basına değil de, Foto Maç'ın en saygın yazarlarından Bülent Tuncay'a şaştım en çok... "Maç başına gol ortalamasını üçün üzerine çıkartan, geçen sezonun çifte kupalı Beşiktaş'ı ile Yunan liginin fırtınası Panathinaikos'u bile 3'lük yaparak zorluk derecesi yüksek olan sınavlardan geçen Galatasaray ilk puanını kaybetti ya.. Rijkaard'ın ne hocalığı kaldı, ne de işten anlaması.. Oysa Rijkaard, Galatasaray'ın ve Türk futbolunun bir adım önünde.."
Bu havada yazan yığınla kalem var. Niye Bülent'e şaştım.. Çünkü, görüyorum ki, kendi gazetesini okumuyor..
Ligin başladığı günden itibaren Galatasaray'ın üçer üçer attığı her maçın ardından "Skora aldanmayın. Galatasaray iyi oynamıyor.. Rakiplerinin beceriksizliği, bireysel hataları, hatta talihsizliği skorda büyük rol oynuyor.
Ortaya çıkan farklı sonuçlar da tabelaya bakıp yorum yazmaya meraklı bizim skor yazarlarını yanıltıyor. Bir gün biri Galatasaray'ı fena halde tokatlayacak" diye, kaç Salı hem de Foto Maç'ta tekrar tekrar konuştuğumun farkında değil Bülent.. O zaman benimle haftalık söyleşileri yapan adaşı Bülent'e (Can) sorsun. Ya da istesin.. Her Galatasaray zaferinin (!) ardından neler söylediğime baksın..
Sevgili Tuncay ve de ötekiler..
Gerçek Galatasaray ve Rijkaard, 3.3'lük yanıltan ortalamayı tutturanlar değil, Ali Sami Yen'de Eskişehir ve Sturm Graz gibi, herhangi bir Avrupa kupasında tek tur bile geçemeyecek iki takımı geçemeyenlerdir..
Kaldı ki, 1-1'lik bu beraberlikler, benim sezon başından beri uyardığım "Tokat" da değildir.
Çünkü, Eskişehir de, Graz da, Ali Sami Yen'e kazanmak için değil, beraberliğe razı çıktılar. Buna rağmen en az Galatasaray kadar gol kaçırdılar.
Bir gün, bu ikisinden de daha iyi bir takım, kazanmak için çıkacak ve gerçek skoru o zaman göreceğiz.. Bu tehlike hâlâ sürüyor. Eğer Rijkaard, Galatasaray'da neyin yanlış olduğunu hââ fark edemez ve işlemeyen ve skoru rakibin hatalarına bırakan futbolundan vazgeçmezse..
Adamın adı Rijkaard diye, aşağılık komplekslerine katılanlar, ellerine kalem almaya layık olmayanlardır.
Bu ülke ne hocalar gördü.. Hepsi eleştirildi.. Eleştiri, eleştirilenin adına değil, yazarın kafasına göre yapılır.
Rijkaard eleştirilecektir. Hele de sezon başından beri, Galatasaray'da neyin yanlış olduğunu hem de yanında Neeskens gibi biri otururken dahi göremeyip, düzeltemediği için misliyle eleştirilecektir.
Bugün Galatasaray'ın elinde biri ligde, biri Avrupa'da oynayacak iki takım yapacak güçte bir kadro vardır ve bu kadro, içerdiği isimlere layık, onlardan beklenen futbolu bir türlü ortaya koyamamaktadır.
Bunun sebebi, Rijkaard'ın bu kadronun rahatça uygulayacağı oyun taktiğini bir türlü bulamamış olması ve başından beri, rakip hataları dışında sonuç vermeyen verimsiz oyun kurgusunda ısrar etmesidir. Kötü giden maçı değiştirecek bir B planı bu güne dek sergilenmemiştir.
Talihliyse kazanıyor. Değilse, yandı gülüm keten helva..
Graz maçında top Galatasaray'ı sevmedi, doğrudur. İki defa direkten döndü.. Rijkaard ve Neeskens isimleri yüzünden "Tarafsız" olduklarını kanıtlamak telaşına düşen vatandaşları Hollandalı hakem kadrosu, Arda'nın golünü iptal ederken, net penaltıyı vermedi. Yani bu maç da 3, hatta 4-1 bitebilirdi. Ama bizim söyleyeceklerimiz değişmezdi.
Galatasaray yanlış oynuyor. Rijkaard haftalardır bu yanlış oyuna seyirci kalıyor. Ya da bu yanlış oyunu Rijkaard'ın kendisi oynatıyor. İkisi de ayni kapıya çıkar, sonunda..
Yanlış olan ne?..
Şimdi Rijkaard ve Neeskens, Graz maçının bir videosunu alsınlar ve bir odaya kapanıp izlesinler..
Maç, kuvvetli takımın sahasında. Kuvvetli ve ev sahibi takım kazanmak, zayıf konuk yenilmemek için oynuyor. Bu durum maç istatistiklerine nasıl yansımalı sizce?.
Nerde oynanmalı maç?.. Graz sahasında değil mi?. Ama Saygın hocalarım görecekler ki, top ağırlıklı olarak Galatasaray yarı sahasında kalıyor.. Graz bastırdığı için değil, Galatasaray geri dörtlüsü ve ön liberoları o sahada bitmez tükenmez yan ve geri pas yaptıkları için..
Ellerine kronometre alıp ölçsünler.. Top kaç dakika oyunda kaldı ve bunun kaç dakikası Galatasaray'ın kendi sahasında o aptal, o gerzek, o futbola ihanet eden anlamsız top çevirmeleriyle geçti?..
Şimdi bu süre, kazanması gereken takımdan çalındı. Çalan kim Galatasaray.. Kendisi..
İkincisi, gerideki bu oyalanma, topu kaptıran rakibin en tehlikeli anı rahatça savuşturmasına, geriye rahat rahat dönüp Galatasaray'ın tehlikeli, klas ve hızlı adamları önünde kademeler kurmasına fırsat verdi..
Ani atakta bire bir, hatta bomboş top götürme fırsatı bulacak, Keita, Arda, Baros, Elano gibi hızlı ve klas ayaklar etraflarında kümelenmiş savunma adamları arasında sıkışıp kaldılar ve top kaybettiler.
Rijkaard ve Neeskens, 90 dakika boyunca Galatasaray'ın kaç tane hızlı akın yaptığını saysınlar?..
Ben söyleyeyim.. Sıfır..
Top Galatasaray yarı sahasında ortalama beş yan ve geri pas yapılmadan, ya da topu orta sahada alan, kendi etrafında (Eski Tugay gibi) bir tur dönüp, bir adam eksiltmeden, pas vermediği için, rakip savunma hemen hiç avlanmadı, hep hazırlıklı bekledi. Bu aptal kendi sahasında yan paslar ya da hiçbir fayda sağlamayan, anlamsız alanda adam eksiltme mastürbasyonları sırasında kaptırılan toplar da, Galatasaray kalesine gol akını olarak geldi. Biri de, Topal'ın kaptırması ile gol oldu.
Şimdi Rijkaard demeli ki, "Her pas ve de her çalım takımı ve oyunu bir adım ileri götürmelidir. Sizinle ayni konumdaki adama yan pas vermek, yanlış yer ve zamanda çalım atmak vakit kaybıdır. Rakibin ekmeğine yağ sürmektir. Gerzekliktir.."
Oyuna şöyle bir bakın, ne demek istediğimi anlayacaksınız.. Top Galatasaray kalecisinde. Franco topu önündeki Servet'e atarken hemen tüm Graz takımı kendi yarı sahasına koşmuş. Galatasaray yarı sahasında Sabri, Emre, Servet, Hakan Balta, Mehmet Topal var.. Tekrar ediyorum yanlarında tek rakip olmadan bom boş.. Ve bu bomboş adamlar, yan yana, topu ve oyunu bir metre ilerletmeden, dört, beş, altı, hatta Allahın belası yedi top yapıyorlar.. Takımı ve oyunu bir metre ilerletmeden.. Boş.. Zararlı.. Grazlılar keyifle izliyorlar bu gerzek pasları.. Vakit ziyan oluyor..
Hücum ve gol adamlarının hepsinin etrafı en az iki Grazlı ile çevriliyor.. Rakipten nerdeyse "Hazırız, artık gelin" çanları çaldığı zaman derinlemesine pas atılıyor ve o da, çoğu zaman, artık iyice yerleşmiş, sahasında boşluk bırakmamış rakibe gidiyor.. Hücum alanında top nihayet, her nasılsa Elano, Arda gibi dünyanın en usta asist ayaklarına geldiğinde manzara şu.. Bu ustaların derinlemesine ara paslarının yüzde 80, Graz'da kalıyor.. Neden?. Çünkü derin gol pası riskli pastır.. Hele de rakip geride çoğalmış ve kademeleri kurmuşsa, risk büyür o derin pas büyük olasılıkla rakibe takılır. Kaç defa ara pasları rakibe takıldı, Elano ve Arda'nın sayar mısınız?.
Suç Elano ve Arda'da diyorsanız, Rijkaard'dan farkınız yok. Suç hücumu geciktiren, rakibe yerleşme fırsatı veren aptal yan paslardadır diyorsanız, oyunu doğru okumuşsunuz demektir.
Şimdi Rijkaard bunu görmüyor ve kaç maçtır anlamıyorsa, nasıl büyük hocadır, bana biri anlatsın..
Ben bu tartışmayı maç bandı üzerinde Rijkaard ve Neeskens ikilisi ile yapmaya hazırım. Varlar mı?..
Bir soru daha..
Üzerine gelen, kazanmak için oynayan tek rakip çıkmazken karşısına çift ön libero, iki pas yapma özürlüsü iki savunma adamı ile (Yani dört stoperle) ısrarla oynayıp, iki forveti bir türlü denemeye cesaret edememek ne oluyor?..
Daha çok sorularım ve eleştirilerim var. Ama bugün yeterince yer kapladık..
Ne demek istediğimizi körü körüne Rijkaard'a biat edenler, aşağılık komplekslerinden bir türlü sıyrılamayanlar ve de özellikle Sevgili Bülent Tuncay anlamıştır sanırım..
Anlamamışlarsa.. Rijkaard böyle devam ederse, giderek yaklaşan "Büyük Tokat"ta kafalarına dank edecektir.