LOS ANGELES'TE yaşayan duayen gazeteci sevgili dostum Safter Yılmaz'dan bir not aldım gene.. Önce onu okuyalım..
"Maçlardaki reklamlar üzerine yazdıklarını okudum.. Bu notu onun için yazıyorum.. Amerikan televizyon kanallarında yarım saatte 8 ve bir saatte en fazla 16 dakikaya reklam izni var.. Bu süre spor yayınlarında maç öncesi, devre arası ve maç sonrasında kullanılıyor.. Bunun dışında maç devam ederken reklam yayınlamak kesinlikle yasak. Yayınlayana FCC (Amerika'nın RTUK'ü) büyük para cezası verir, hatta yayın lisansını iptal edebilir.. Bu bakımdan ben şimdiye kadar ne bir NBA, ne bir NFL (Amerikan Futbolu ligi), Beyzbol, MLS (Futbol/ Soccer Ligi) maçında oyun devam ederken reklamların bindiğini asla görmedim.. Burada devamlı yayınlanan Avrupa Şampiyonlar ligi, Meksika Futbol ligi veya Güney Amerika takımlarının milli veya lig maçlarında da Türkiye'deki reklam rezaleti yok....
Sebebi kuralların ciddiyetle uygulanması.. Yoksa her TV kanalı daha fazla para kazanmak ister."
Ülkemizdeki canlı yayına maç boyu bindirilen, hatta maçı anlatan spikerlere söyletilen reklamlar hoş görü ve tahammül sınırlarını aştı. Reklam arası maç izler hale geldik. Reklam koymak için ekranı küçültmeler yüzünden gözümüz de sinirlerimiz gibi bozuldu..
Bizim RTÜK'ten "Tık" yok..
"Aldıkları, ilan ettikleri reklam yönetmeliklerini dahi uygulamayanların, canlı yayındaki reklamları yasaklamaları mümkün mü?.. Hele de her reklamdan yüzde 5 pay alırken" diye yazmıştık..
RTÜK üyesi Prof. Hasan Tahsin Fendoğlu aradı ve anlattı..
"Ben iki aydır RTÜK üyesiyim. Biz Kurul olarak toplantılarda önümüze konan raporları inceliyor ve konuşuyoruz. Raporlar, yayınları izleyen, birbirinden bağımsız üç ayrı kaynaktan geliyor.. Bu raporların hiçbirinde, bugüne dek reklamlar konusunda bir ihlalden, bir şikâyetten söz edilmedi.."
Yani pes..
"Var mısın, Yok musun"da, son bir dakikadan önce verilen "Kısa bir reklam arası" 17 dakika sürüyor ve bu yayınları izleyen görevli kurum ve kişilerin hiç birinin dikkatini çekmiyorsa, 90 dakikalık bir mili maçın üzerine 62 bant reklam konmasının kimse farkına varmıyorsa, bu ülkede konuşacak şey kalmamış demektir..
Yayını izleyen üç ayrı kurum.. Üçü de sus pus..
Minareyi çalan kılıfını hazırlamış mı, bal tutan parmağını mı yalamış bilmem..
Ama bu ayıp RTÜK'ü kurtarmaz..
Bu kurulun üyeleri, hiç mi televizyon izlemez?. Televizyon izleme alışkanlığı olmayan birisi böyle bir görevi niçin kabul eder?.
Bizzat RTÜK'ün koyduğu kurallar böyle doğranırken, RTÜK üyelerinin "Haberimiz yok" demeleri, özür kabul edilebilir mi?.
İşte yayın adı verdim, Sayın Hocam.. Maç adı verdim.. "Yahu şunların yayın bandını bana getirin, bakalım Hıncal Efendi ne diyor" demek çok mu zor?.
Bu ülkede "Kuralsızlık" kural olmuş..
Yiyin kanallar yiyin.. Bu han-ı iştiha sizin.. Iksırınca, tıksırıncaya kadar yiyin.. Seyirci çıldırıncaya kadar yiyin. Yeter ki ekranda sigara dumanı, yeterki bikini mayo, yeterki öpüşme sahnesi olmasın.. Gerisi sorun değil..