Denize girmeyen, güneşe çıkmayan adam Bodrum'da ne yapar?..
Gezer.. gezdim.. Hoşuma gidenler de oldu, kızdıklarım da..
Nebil'in harika akşam planlarını anlattım.. Sabahlar genelde 12 civarındaki kahvaltıyla başladı..
Bir kahvaltıyı Rixos'un açık büfesinde yaptım. Bugüne dek gördüğüm en güzel kahvaltı büfesiydi, kahvaltıları ile ünlü Amerikan otelleri dahil.. Bu kadar zengin peynir normaldi de, başlı başına bir zeytin büfesi ilk kez gördüm ve hayatımın en güzel zeytinlerini yedim. Veda günü, otelin özel konuğu olduk. Havuz kenarında bize bir Köy Kahvaltısı sundular ki, olmaz böyle şey..
Bir tek şeyde hayal kırıklığına uğradım.. Vanlı Fettah Tamince'nin otelinde, Van'ın dünyaca ünlü otlu peyniri tazeydi. Yani bu yılın ürünü.. Oysa Van Peyniri bir yıl sonra yenir.. Bunu da geçen yıl Van'daki kahvaltımızda, Sütçü Feyzi'de öğrenmiştik.. İkisi arasındaki lezzet farkını tattırarak öğretmişti Vanlılar bize.. (Rixos Bodrum'u ayrıca yazacağım.)
Sevgili Mahmut, bizim maç gurubumuzun yıldızı, harika evinde bir kahvaltı düzenledi.. Bayıldık.. Bilader Kemal'in evindeki kahvaltıda da parmaklarımız eksildi.. Kahvaltılar çok tatlıydı.. Amma velakin..
Bodrum kasabası tatsız.. Çok tatsız.. Kentte meydan kalmamış. Bu ülke meydanı sevmiyor.. Kale önünde yer kalmamış.. Yahu orayı aç.. Meydanın etrafı kafelerle dolsun. İnsanlar akşamüzeri toplansınlar, çay içerken birbirlerini görsünler.. Kim var, kim yok?.
Böyle bir yer bırakmamışlar. O enfes kale meydanı tıkış tıkış olmuş.. Bu nasıl şehircilik, belediyecilik..
Esnaf krizden şikayetçi.. Siftah etmeden kapayanlar varmış.. Ama başka laflar da var.. Öyle kazıklıyorlarmış ki turistleri, büyük gemiler yanaştı mı, turistleri otobüslerle aynen Milas'a taşıyorlarmış. Orada dörtte bir fiyatınaymış her şey..
Kasabaya gündüz inmek bana keyif değil sıkıntı verdi..
Türkbükü dillere destan ya.. Gittik.. Önce de Maça Kızı'na.. Bizim Kaya'nın (Demirer) düğünü de orda ya.. Onun için gidip görelim dedik..
Gördüm.. Bir daha gitmem.. Yığınla merdivenle inip çıkılan bir beton yığını.. Bir lahmacun 28 lira.. Yani 14 euro.. 14 euroya en güzel bifteği yersin Avrupa'da..
İnsanlar buraya niye giderler acaba?.. Resim çektirmeye herhalde..
Buna karşılık Gümüşlük Xuma'ya bayıldım. Bir defa düz ayak.. İkincisi yemyeşil.. Deniz kenarında muhteşem bir yeşillik.. Deniz, zeytin ağaçları arasından görülüyor.. Nasıl sakin, nasıl güzel.. Manzara da olağanüstü.. Ama yaz başı demir atıp, kışa kadar kıpırdamayan teknelere engel olunamıyor ve bu yüzden de mavi bayrak alınamıyormuş.. Yazık..