FAZIL Say'ın "Deniz Baykal'a Mektup"undaki "Neyle piyano güzel müzik yapabilirler" cümlesini hatırladım çarşamba gecesi..
Önce Cemal Reşit Rey'deydim.. Cemal Reşit Rey İstanbul Senfoni Orkestrası'nı Rengim Gökmen yönetiyordu.. Bu orkestrayı kuran, o zamanki CRR Genel Sanat Yönetmeni Arda Aydoğan'ı sevgiyle anmalıyım burada.. Ve de Dimitri Sitkovetski kemanıyla solist olarak katılıyordu, Beethoven'in Keman Konçertosu'na.. Adam bir sihirbaz.. Nasıl büyülü sesler çıkardı kemandan.. Dinlemeye doyamadık.. Alkışlar bitmek bilmedi.. Bu yılın en güzel konserlerinden biriydi.. Ve ne yazık ki, salon gene dolu değildi ve Belediye protokoluna ayrılmış ön sıralar gene bomboştu..
Kadir Topbaş bu iki soruna kesin çözümler bulmalı..
Beethoven biter bitmez BKM'ye yetişmek üzere fırladım.. Gülben evdeki tele sekretere not bırakmıştı o gün..
"Hıncal Ağabey, akustik sazlarla bir konser veriyorum, sen seversin.. Ama davet sebebim bu değil sadece.. Mydonose yangını Troya'nın tüm dekor ve kostümlerini, elektronik sistemlerini yok etti. Moralimiz çok bozuk, sana ihtiyacımız var.."
Koştum..
Mustafa Erdoğan orda.. "Tüm kostümler elle dikilmiş, fabrikasyon değil, onları yerine koymak zaman alacak. Asıl önemlisi İstanbul'da bu şovu yapacak yerimiz kalmadı" dedi, içi kan ağlayarak.. Dış gezilere ağırlık vermiş..
Şimdi ilk hedef Mısır.. "Piramitlerin arasında yapacağız gösterimizi.. Finaldeki Türk Bayrağı da Keops Piramidine yansıyacak" dedi..
Sarıldım sımsıcak..
Gülben'in konseri de çok şirindi, CRR'deki kemandan sonra, BKM'deki kanun ve cümbüş de hoş oldu.. Mudo da çok şirin dekor yapmış, geceye.. Her şey iyiydi de, karnındaki ikiz bebekle fıkır fıkır Gülben'i Mustafa da, ben de pek rahat izleyemedik, itiraf ederim.