Aklım almıyor.. Ben Recep Tayyip Erdoğan olsam, Deniz Baykal en sevdiğim adam olurdu. Hatta ona devlet üstün hizmet madalyası verilmesi için Bakanlar Kurulu kararı çıkartırdım..
Çünkü ve o yanında taşıdığı ikinci sınıf ekibi kaldıkça, AKP'nin seçim kazanmak için herhangi bir çaba harcamasına gerek yok..
Deniz Hocam, artık ona "Hocam" demeye de utanıyorum.. "Bu fikre karşı çıkmak sapıklıktır" demiş..
Hangi fikre önemli değil.. Herhangi bir fikre karşı çıkmanın sapıklık olduğunu söyleyecek sonuncu adamdır, Cumhuriyet Halk Partisi'nin Başkanı.. Çünkü fikir özgürlüğü bu partinin temelinde vardır.
1957'den başlayarak Demokrat Parti'yi yıpratan ve yıkan neydi?.. Fikir özgürlüğünü yok etme söylem ve eylemleri.. Menderes ve etrafı, ispat edeceğiniz şeyleri bile söylemenize izin vermezlerdi.. "İspat hakkı" yoktu, konuşanın.. "O ne?.. İsmail Hakkı mı" diye de dalga geçerlerdi üstelik.. İsmet Paşa ve CHP'si ana muhalefetini "Fikir Özgürlüğü" üzerine kurmuştu..
Şimdi o CHP'nin başkanı, kendi ne idüğü belirsiz fikirlerine karşı çıkanları sapıklıkla itham ediyor.. O sapıklardan biri de benim Hocam.. Çünkü en şiddetle karşı çıkanlar arasındayım ve o sözcüğü size aynen iade ediyorum..
***
Gencay Gürün' le sohbet ediyoruz geçen gün.. İki anısını nakletti..
Muhsin Ertuğrul'un doğumunun yüzüncü yılı.. Onu özel bir oyunla anmak istiyor, İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni olarak..
Hocanın en sevdiği oyun Hamlet.. Onu oynayacaklar.. Londra'ya gidiyor, Royal Shakespeare Tiyatrosu'nun başıyla oturuyorlar.. Anlatıyor.. Hamlet'i sahneye koymak için en iyi yönetmenlerinden birini istiyor.. Adam "Olur" diyor.. "Ne vereceksiniz?.."
"Hiçbir şey" diyor Gencay Hanım.. "Muhsin Bey, modern Türk Tiyatrosunun kurucusu olarak bu görkemle anılmaya layıktır. Siz yardımcı olmazsanız, Paris'e geçer, ordan bir rejisör bulur Moliere oynarım.."
Yelkenleri indiriyor İngiliz.. "Tamam" diyor.
Dönüp sponsorları da buluyor..
Bir harika Hamlet'i beş kuruş masrafsız yapacaklar. Buna karşılık tüm bilet paraları belediyeye akacak. Muhsin Hoca da harika anılmış olacak.. Alel usul, Büyük Şehir Belediye Başkanı'na onay yazısı yazıyorlar.. Yanıt iki kelime geliyor.. "Uygun görülmemiştir!.."
Bir süre sonra Gencay Hanım'a geliyorlar.. "McIntosh seni arıyor" diye.. "Dalga geçmeyin" diyor.. "O koca adam beni niye arasın?.."
McIntosh, o sıralar dünyayı sarsan Sefiller Müzikalinin yapımcısı.. Londra'da gidip gördüğümde ölmüş ölmüş dirilmiştim, zevkten.. Yıllarca oynadı, sade Londra'da değil, başta New York, Paris, dünyanın her yerinde..
Sonunda görüyor ki, McIntosh gerçekten Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Gencay Hanım'ı aramaktadır.. Gidiyor Londra'ya.. Buluşuyorlar..
McIntosh bir şekilde Gencay Hanım'ın sahnelediği Evita'yı duymuş.. Resimler, video klipler falan filan buldurmuş, araştırmış..
"İnandım ki, sizinle İstanbul'da Sefiller müzikalini sahneye koyabiliriz. Var mısınız?.."
Körün istediği bir göz.. Gencay Hanım coşkuyla "Peki" diyor.. McIntosh "Altı ay sonra Paris'te perde açıyoruz. Çalışmalar üç ay sonra başlayacak.. Dekoru, kostümcü, ışıkçınızı oraya gönderin çalışmaları izlesinler. Ötesini biz hallederiz" diyor..
Gencay Hanım etekleri zil çalarak dönüyor İstanbul'a.. Sefiller olur da sponsor olmaz mı?.. Onlar da hazır.. Gene beş kuruş harcamadan hem de Londra prodüksiyonu İstanbul'da düşünebiliyor musunuz?..
Gene usulen Büyükşehir'e onay için yazmışlar.. Başkandan iki kelime yanıt gelmiş gene.. "Uygun görülmemiştir.."
Uygun görmeyen CHP'li anakent Belediye Başkanı Nurettin Sözen.. Gencay Gürün'ün suçu bu makama Bedrettin Dalan tarafından getirilmesi.. Sözen'in bir hedefi var. Dalan'ın her yaptığını yıkmak.. Onun başlattığı hiçbir şeyi bitirmemek.. Onun atadıklarını temizlemek. En başta da Şehir Tiyatroları'nı yeniden yaratan Gencay Gürün ve Cemal Reşit Rey'i efsane yapan Filiz Ali'yi..
Oysa Sözen kazandığında İstanbul CHP'nin kalesi görüntüsü veriyordu.. Bir dönem başkanlık yaptı, o CHP'yi yıktı, dağıttı, İstanbul'u Refah görüşüne teslim etti..
Bakın.. Bu kentin en büyük ilçeleri, Kadıköy, Beşiktaş, Şişli ve Bakırköy'ü açık ara CHP kazanıyor, ama kent genelinde AKP'nin tozuna yetişemiyor.. Niye?..
Çünkü iki kilo bulgura oy veren gecekondu semtleri AKP'nin oy deposu..
Nasıl oluştu bu gettolar?..
Sözen'in halkçı(!) kafası kamu arazisini gasp etmiş gece kondu mafyası ile uğraşma yerine, bu salaş mahallelere yol döşedi, otobüs koydu, elektrik götürdü, İstanbul'un olmayan suyunu götürdü. Bu gasp arazilerin değeri birden misli kere misli artınca, gece kondu mafyası Anadolu'dan İstanbul'a göçü teşvik ederek, milyonlarına trilyonlar kattı.. Gelen işsiz, güçsüz, gelirsiz, umutsuz insanlar çok iyi organize olmuş Refah ekiplerinin kucağına düştüler ve oylarını onlara yağdırdılar.. Hala da öyleler.. Dünyada umudu olmayanlar, ahreti sağlama almaya çalışıyorlar, hiç değilse..
Sözen İstanbul'da CHP'yi çökertmenin ödülünü aldı. Baykal onu yanına alıp Meclis'e taşıdı.. Çünkü onun kendisine rakip olacak çapta olmadığının farkındaydı..
Buna karşılık Şişli'den tek başına CHP'nin oyundan iki misli fazlasını alan Mustafa Sarıgül'ü gelecek seçimde Büyükşehir adaylığı için hazırlayacağına partiden kovmak için kırk oyuna baş vurdu. Çünkü Sarıgül muhalifti ve kendisini devirebilirdi.
Baykal, kendisine rakip olabilecek herkesi, ama herkesi tasfiye edince, parti bugünkü ikinci sınıf adamlara kaldı.. Öyle ikinci sınıftılar ki, koca Partiden bir Ankara Başkan Adayı bulamadılar, dışarıdan transfer zorunda kaldılar. O da yenile yenile başı dönmüş Murat Karayalçın..
İşte size CHP Genel Başkanı ve onun CHP'si..