Abuzitincim,
2009'a umutla girdim.. Nasıl umutlanmam, benzinin litresi üç kuruş daha ucuzlamış kardeşim.. Daha bu, bismillah, yılın ilk günü oluyor.. Bi kuruş, iki kuruş, yarım para derken 2009 sonuna kadar bakmışın ki bizde de benzin öteki ülkelerin fiyatlarına düşmüş. Geçen gün Cengiz (büyük oğlum) Almanya'dan e.mail göndermişti. Orda litresi 1.22 liraymış.
Belki o kadar olmaz ama litresi 2 liraya kadar düşse fena mı? Gerçi "Benzine en çok vergi ödeyen Dünyalı olma" vasfımızı kaybederiz ama hamdolsun, öteki üstünlüklerimiz hala devam ediyor.. Onlar bize yeter! 2009'la ilgili umutverici başka bi haberi de, Şükrü Kızılot hoca verdi. 2009'da da banka faizi, repo, hazine bonosu, devlet tahvili faizi gibi kazançlardan 1 kuruş vergi alınmayacakmış. Buna borsadan kazanılan paralar da dahil. Diyelim, hani, "krizi fırsata çevirecez" deniliyor ya.. Bi yolunu buldun "krizi fırsata çevirdin", bu çevirdiklerini de borsada değerlendirdin, bi 500 bin de öyle kazandın.. 1 kuruş vergi vermeyeceksin. Bundan daha güzel haber olabilir mi Abuzittincim? Şöyle bi durum da var. Diyelim ki senin borsa morsa, tahvil mahvil gibi işlerle ilgin yok. Başbakan'a simit satan çocuğun ailesi gibi bi ailen var ve pek tabii, evde yemek pişirmek için, LPG denilen küçük tüp kullanıyorsun. Bunun maliyeti olsa olsa 10 lira kardeşim. Satışına gelince, 42 liranın üzerinde.. KDV, ÖTV, şu bu derken LPG maliyetin 4 misli rakamla vatandaşın mutfağına giriyor anlayacağın. Net vergisini sorarsan yüzde 120! Borsadan, repodan 500 bin kazanan 1 lira vergi vermezken, mutfak tüpünü alıp yemeğini pişiren tüpün maliyetinin yüzde 120'si vergi ödesin! Tuhaf bi durummuş gibi görünüyor ama buna "sosyal devlet" anlayışı diyorlar. Bu da bi çeşit "psikolojik bakış" olabilir. Biliyorsun biz de"... sosyal bir hukuk devleti"yiz.. Devletimizin bu anlayış şekliyle, bi vatandaş olarak, ne kadar iftihar etsek azdır diye düşünüyorum Abuzittincim. Fakat bugünlerin esas konusu, ekonomik krizin işadamlarının seks yaşamımı etkileyip etkilemeyeceği hususu Abuzittincim. Bi kere bu bize "teğet geçecek" bi olay olduğu için iş adamlarımızın herhangi bi şekilde etkileneceklerini sanmıyorum. Ama 2001 krizinde gerçekten etkilenmişlerdi. Şimdi rahmetli oldu arkadaşım Kemal Şahinoğlu anlatmıştı. Baron Kemal.. O tarihlerde, Ankara'nın ilk hijyenik, Antep türü tatlılarını yapan imalathanenin sahibi. Kriz günleri, bi arkadaşı ziyaretine gelmiş dert yanıyor. "Valla Kemal'cim, felaket biçimde karamsarlık çöktü. Geçen gece "ulan şu havadan biraz çıkalım" diye karı koca masayı iyice donattık. Çocuklar da evde yok. Mum ışıkları altında baş başa bi yemek yedik. Kafalar iyi.. Uzatmim, vakit bi hayli ilerlemiş, ben karımın kulağına bişeyler fısıldarken, ulan gözüm iskemlenin üzerine fırlattığım pantolonuma takılmasın mı? Arka cebimden, ertesi gün bankaya ödemem gereken senedin ucu çıkmış sarkıyor!" Gece berbat olmuş.. Ama dediğim gibi Abuzittincim.. Bu defaki "teğet" geçeceğinden, yalnız işadamlarımızın değil hiçbirimizin morallerimizi bozmaya gerek yok. Pantolonları rahatça fırlatabiliriz.. Mutlu 2009'lar dilerken münasip yerlerinden öperim.
Kardeşin; Güneş
Tecellister@gmail.com