Hürriyet'teki "En dayanılmaz yedi erkek tipi" başlıklı bir yazı üzerine, hafiften kendimle de dalga geçerek "Bende bu özelliklerin hepsi var, o zaman niye yalnızım" diye yazmıştım geçen hafta..
Ayşe iki gün sonra bastırdı..
"Böyle palavralara kanma Hıncalım. Geçti o devirler.. Bugünün kadını kendisini sürüm sürüm süründüren erkeklerin peşinde koşuyor, onlara kul köle oluyor" diye.. Vallahi biraz etrafa baktım da, pek haksız sayılmaz..
Sizlerden gelen mektuplarda ise bir ana fikir ortaya çıkıyor..
"Yalnız bırakılmanız söz konusu olamaz. Mantıklı değil.. O zaman yalnızlığınız sizin tercihiniz olmasın sakın.."
Eve yaklaşırken, salon penceresinden ışıkların yandığını görmek, kapının zilini çalmak özlemindeki bir adam yalnızlığı tercih eder mi?..
Acaba bilinç altımda böyle bir zorlama mı var?.. Ben anlatayım, birlikte karar verelim.. Kadınlarla ilişkim onlardan hoşlanmamla başlar. Bugüne kadar hoşlanmadığım hiçbir kadına ilgi göstermedim. Yaklaşmak, tekrar buluşmak için çaba harcamadım.
İlgimi söylemem. Söylemek, istemek gibi bir huyum yok. Tersine, bir şey istemekten nefret ettiğimi, devamlı okurlarım artık bilirler.. Hissettiririm.. Karşılık vermezse hayatından çekilirim. Bir daha aramam, sormam.. Ne kadar hoşlanmış olursam olayım.. Askıntı olmak, takılmak, benim yapıma uyan şeyler değildir. Bu yüzden biraz naz, biraz hava olsun diye ilgisiz görünen pek çok kızı kaybettiğim söylenir. Doğrudur, etmiş olabilirim. Ama karakterim bu..
Karşılık verirse, ararım.. Buluşmalarımızda kur yaparım.. Eylem ve söylemlerimle.. Karşılık vermezse, ilişkimiz o sınırlarda kalır.. Arkadaş olur, öyle devam ederiz.. Verirse, bir öteki aşamaya geçeriz.. Flört.. Sözlerin ve jestlerin yerini, bu defa dokunma alır.. El ele tutuşmalar.. Sarılmalar.. Öpücükler.. Karar aşamasıdır bu.. Sevgili mi olacağız, bir adım geriye, arkadaşlığa mı döneceğiz, yoksa birbirimizin yolundan mı çekileceğiz.. Ben yoldan çekilmem aslında. Hayatımdan tümüyle çıkmak, genelde onun tercihi olur.. Ben dostluğu sürdürme yanlısı oldum hep, çoğu ile sürdürdüm de..
Flört devresindeki gelişmeler olumlu olursa, birlikte yaşam denen duruma geçeriz.. Ayni evde yaşama. Evlilikten bir öncesi.. İşin en önemli yanı da budur. Ayrı ayrı evlerde yaşarken, birbirinizi en güzel hallerinizde, hazırlanarak ve onu çok isteyerek görürsünüz.. Ayni evde yaşarken böyle bir lüks yoktur. En kötü halinizde bile yanınızdadır. Asıl tanıma, tanışma da budur. Burada doruğa vurdunuz mu karşılıklı, artık evlenme bir formalitedir.
Bugüne dek evlenme aşamasına bir kez geldim.. Evlendik.. Terk edildim.
Bir arada yaşama aşamasına da bir kez geldim.. Bana taşındı. Terk edildim.
Ondan evvelki aşamalar ise çok. Sayısız.. Bu kadar çok kişiden hoşlan.. Bu kadar çok kişiye kur yap.. Bu kadar çok kişiyle flört et.. Ama bir arada yaşama düzeyine iki, evlenme düzeyine bir kez gel..
Bu arada tekrar edeyim. Hiç ama hiç kimseyi bir sonraki aşama için zorlamadım. Hiçbirine daha ötesini teklif etmedim. Her şeyi oluruna, kendi akışı içinde gelişmesine bıraktım. Yanlışsa bu.. "Kadınlar zorlanma, peşlerinden ısrarla koşma ister" diyorsanız, bu..
Yani durum bu..
(14 Ocak 2007'de yayınlandı)