İki hafta üst üste Fenerbahçe ile maçı olan kulüplerin yöneticileri, maçlarını kimlerin yöneteceğini açıklanmadan önce öğreniyorlar.
Ve iki hafta üst üste Fenerbahçe'nin ve rakiplerinin maçlarında hakemlerin doğrudan sonuca etki eden yanlış kararları (Verilen ve verilmeyen penaltılar, gösterilen ve gösterilmeyen kartlar) hep Fener'in lehine ve rakiplerinin aleyhine oluyor.
Bütün bunlara tesadüf demek biraz saf dillik olur, hele de etrafta her türlü şaibe kol gezerken..
Eskiler ısrarla "Şuyuu, vukuundan beterdir" diye yüzlerce yıldır altını çizmişken..
Şaibenin tarafları mı?. Bir yanda hakem atamaları ve hakemler üzerindeki etkisi hep söylenen Aziz Yıldırım ..
"Ben bu kulübün başına geçerken maçların sahada kazanıldığını sanırdım. İşi sonra öğrendim" diyen Aziz Yıldırım.. Fener o yıl şampiyon oldu ve Aziz Yıldırım'ın Papermoon'da herkesin içinde takımın o yılki Teknik Direktörü Mustafa Denizli'ye "Sen mi yaptın" diye bağırdığı tarihe geçti..
Öbür tarafı, gerek hakemliği, gerekse yöneticiliğinde adı dedikodudan kurtulmayan ve "Hasta" Fenerli olduğu İzmir'deki yakınları tarafından ısrarla söylenen Oğuz Sarvan ..
Oğuz Sarvan'ı, Mahmut Özgener, Hasan Doğan'dan miras aldı ve değiştiremedi. Ama bu gidişle Sarvan, Özgener'i değiştirecek.
Federasyonun genç ve tertemiz başkanı hiç de hak etmediği şekilde yıpratılıyor.. Bana e-mailler yağmaya başladı bile, "Mahmut Özgener'in Altaylılığı yereldir. Onun asıl takımı, gönül takımı Fener'dir" diye.. Bakar mısınız, şaibe tablosu nasıl hızlı bir bulaşıcı!..
Şimdi son iki haftaya bakınız..
Ankaraspor maçında Edu'nun net ve kırmızı kartlık penaltısı es geçiliyor.
Ankaragücü maçında Lugano'nun net sarı kartı çıkarılmayıp, Beşiktaş derbisinde oynamasına izin veriliyor.
Galatasaray'ın sezon başından beri nerdeyse maç başı bir net penaltısı verilmezken, son iki haftada bu sayı beşe çıkıyor..
Oğuz Sarvan'a 90 Dakika'da açık sordum. Çıt yok. Burada yazılı soruyorum..
Hakemlerinize "Korner ve benzeri serbest atışlarda, savunma oyuncularının rakiplerini 18 içinde tutma, itme, çekme, bellerine sarılıp yere yıkmalarına sakın penaltı çalmayın" diye talimat mı verdiniz?.. Gözlemcileriniz de bu tür hareketlerin penaltı olmadığı yönünde mi tembihlendiler?.
Son iki maçta hakemler tam üç kez gözleri önünde işlenen bu futbol cinayetlerinin faili oldular, notları düşürülmedi, ceza almadılar. Hatta ödüllendirildiler. Lütfen açıklayın Oğuz Sarvan.. Ama konuşamazsınız. Ben haftaya gene soracağım.. Soracağım ki, yanıt veremediğiniz belgelensin.
Galatasaray'ın verilmeyen öteki penaltıları da net ve kararlar puan kaybına, Fener'le aranın kapanmasına sebep oldu.
Trabzon'un, Sivas maçının daha ilk dakikasında verilmeyen penaltısını bir kör bile çıkan sesten tahmin edip çalardı. İlk dakikada Trabzon öne geçse, maç ne olurdu, bilinmez. Bilinen, Trabzon puan kaybetti ve onun da Fener'le arası kapandı.
Beşiktaş'ın çok rahat tespit edilebilecek bir golü verilmedi. Nobre'ye yapılan da açık seçik penaltıydı. O da çalınmadı. Beşiktaş buna rağmen kazanmayı başardı.
Ne var ki Beşiktaş bu hafta, hakemler sayesinde Luganolu Fener'le oynayacak. Luganosuz savunmanın ne olduğunu Porto maçı göstermişken..
Şimdi Mahmut Özgener ve Lütfi Arıboğan, başlarını ellerinin arasına alıp, son iki haftanın söylentilerini ve hakem hatalarını iyi değerlendirmeliler.
Bugün başları fazla ağrımıyorsa, işlerin Fener lehine gitmesinden..
Bu yazıdaki Fener'i "Galatasaray" yapın, Bab-ı Ali ortalığı yıkmış, federasyonu değiştirmişti şimdiden, yeri yerinden oynatarak. Ne var ki sayfaların ve yorumcuların çoğu Fenerbahçe Televizyonundan daha Fenerli tetikçiler olduğundan, haberler ve yorumlar minik minik yapılıyor, utanma belası..
Ama böyle giderse, Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzon, arkalarına Anadolu'yu da alıp harekete geçerler. O zaman, Özgener Federasyonunu, medya bile kurtaramaz.