Yeni Genelkurmay Başkanımız eskilerden farklı olduğunu daha ilk günden göstermeye başladı. Komuta kademesi de.. Aslında bu ülkede orduyu en iyi izleyen gazeteci M. Ali Kışlalı'nın dediklerine bakarsanız, Türk ordusunda komuta kademesine yükselmiş kişiler arasında düşünce farkı yoktur. Olmasına sistem izin vermez zaten.. Ama üslup farkı vardır. Bu görüşe, hayatının büyük bir bölümü askerler arasında geçmiş bir asker çocuğu olarak büyük ölçüde katılıyorum.
Şimdi İlker Başbuğ Paşa'nın üslubunun, "Hür" General Yaşar Büyükanıt'tan çok farklı oluşu, bazı meslektaşlarımızı fena halde sarstı..
Kandıra cezaevinde tutuklu bulunan iki emekli orgeneralin, Genelkurmay Başkanlığı adına ziyaret edilmesi ve bu ziyaretin açıklanmasına fena halde itiraz ettiler.
Düşüncelerine saygı duyuyorum..
Ama tutarlı olmaları kaydıyla..
Bakın dün Nazlı Hanım ne diyordu, ziyareti eleştiren yazısında..
"Şener Eruygur'un darbe meselelerine karıştığı konusunda en ufak bir tereddüt yok.."
Şener Eruygur, bir soruşturma dolayısıyla gözaltına alınmış, tutuklanmasına karar verilmiş.. Hepsi o kadar. Hakkında henüz iddianame bile yok.
Oysa Nazlı Hanım, yargısını bile bitirmiş ve mahkûmiyet kararını vermiş..
Bu ülkenin zamanı için en önde gelen hukukçularından kurulu Yüksek Adalet Divanı'nın kararlarını yarım asırdır kabul etmeyen ve mahkûm olan Demokrat Parti zevatı için hâlâ "Yargısız infaz" diyen Nazlı Hanım'ın hukukun temeli "Masumiyet karinesi"ne, yani "Suçluluğu kanıtlanana kadar herkes suçsuzdur" ilkesine inanan bir kişilikte olduğuna inanıyorum. O zaman bu nedir?.
Şimdi Nazlı Hanım şu veya bu sebeple gözaltına alınsa, tutuklansa, bu gazete yönetimi beni, gazete adına ziyaretle görevlendirse, Ergun da bu haberi birinci sayfadan verse, bu garip mi olur?.
Sivil yaparsa serbest.. Asker yaparsa..
Nazlı Hanım yapmadı bilmez.. En kutsal arkadaşlıklar askerde olur.. Askerler eski komutanlarını kötü günlerinde unutmadıklarını gösteriyorlar. Doğru olan budur. Aslında Büyükanıt yapmalıydı en başta. Yapmadı.. Neden?. Astsubayını korudu, ama paşalarına bir jest bile yapmadı.. Neden?. Herkesin kendine göre bir yanıtı var.. Benim de var..
Sevgili Ergun Babahan "Siyasi bir ziyaret" başlığı koymuş, bir vefa jestine.. Diyebilirdim ki..
"Velev ki siyasi.. Ne olmuş?.." Ama demem.. O benim üslubum değil..
Ergun "Yargı sürecine etkide bulunabilecek girişimlerden kaçınmaya dikkat etmek gerekir" diyor..
Yapma Ergun!..
Sabah gazetesi dikkat ediyor mu bu dediğine.. Köşe yazarların dikkat ediyor mu?. Sen ediyor musun?.
Bu ülkede, Ergenekon sanıklarını daha dava bile açılmadan mahkûm eden yüzlerce köşe yazısı, manşetlerden binlerce haber yayınlandı.. Hâlâ da yayınlanıyor.. Mahkemeleri bile başlamamış insanlar, her güne haklarında verilmiş yeni bir mahkûmiyet kararıyla başlıyorlar..
Gazeteleri, dergileri, radyoları, televizyonları ile Dördüncü Güç medya, müthiş bir yoğunlukla mahkûmiyet kararlarını ilan ediyor, tekrar tekrar.. Bu yargı sürecini etkilemeyecek de, Kocaeli Garnizon Komutanı Korgeneralin, kendi görev bölgesindeki bir cezaevinde kalan iki Orgenerale gitmesi mi etkileyecek?.
Bu soruya "Evet" yanıtı vermek, biraz amiyane Anadolu deyişine hak vermek olmaz mı acaba?..
O zaman medyanın, baş çavuşun eşeğinin yellenmesi kadar etkisi yok bu ülkede..
O zaman niye yazıyorsunuz, aylardan beri Allahın günü.. Niye gündemde tutuyorsunuz ısrarla?.
Haa!. . Mahkemeleri siviller etkilemekte özgürdür, ama asker dikkatli olmalı..
Yok yahu?..
Söyler misiniz neden?..