TED Ankara Kolejinin orta bölümü salonu o zaman.. Yenişehir pazarının yanında.. Orta sıralarda, tam koridor kenarında oturuyorum, tıklım tıklım dolu salonda yalnız.. Ve sahnedeki genç Kolej öğrencisini dinliyorum.. Dünya şirini bir genç kız.. Dünya şirini bir şarkı söylüyor.. Sanki de bana söylüyor.. Tam bana.. Kalbimin orta yerine..
"To know know know him
Is to love love love him
Just to see him smile
Makes my life worthwhile
To know know know him
Is to love love love him
And I do"
(Yok canım, ne Amy Winehouse'ı.. Teddy Bears 1958'de bu şarkıyı söylerken, Amy'nin anası doğmuş muydu acaba?.. Ama siz her ikisini de, hatta "To know her" diye kız için değiştirilen Beatles yorumunu da YouTube'dan izleyebilirsiniz.)
Tatlı kızın arkasında, rengârenk süveterler giymiş okul arkadaşları bir yandan çalıyor, bir yandan da vokal yapıyorlar, "And I do.. And I do.. And I do" diye..
Öylesi dalmış gitmişim ki.. Omzuma dokunan bir elle kendime geldim.. Okulun hademesi..
"Bitti, tamam" diyor..
Ondan sonra başka şarkı söylendi mi, söylenmedi mi, hatırlamıyorum.. Konser bitmiş.. Sahnedeki gurup aletlerini toplamış gitmiş, koca salon boşalmış, benden başka kimse kalmamış.. Hâlâ içinden "To know him, is to love him" diyen benden başka..
Ankara Koleji'nin daha sonra efsane olan Süveterliler Vokal gurubunun ilk konseriydi bu.. Kolej öğrencileri bu ülkenin müzik tarihindeki ilk pop müzik vokal gurubunu kurmuşlardı aslında.. Menecerleri Yener Arıoğlu çok iyi arkadaşımdı. O getirmişti beni konsere.. O sırada ne bilirdim ki, on yıl sonra, ben ülkenin en ünlü vokal gurubu Modern Folk Üçlüsü'nün meneceri olacağım..
Süveterlileri Blue Jeans izledi.. Blucinliler.. Onlar da harika bir gurup oldular. Gerisi çorap söküğü gibi geldi.. Vokal guruplar birbiri ardına geldiler..
Şimdi nerden çıktı bütün bunlar?..
Çünkü önümde bir yazı var..
"Süveterliler/Sweaters vokal gurubu 50'nci yılında tekrar bir araya geliyor.."
12 Nisan gecesi saat sekizde Kızılırmak Caddesi'ndeki TED Lokalinde buluşma..
Guruptan ikisi, Murat Sungar ve Burak Gürsel, Koleji bitirip okullum oldu. Mülkiyeli yani.. Arkadaşım oldu.. Büyükelçi oldu ikisi de.. Süveterliler olarak yanlarında Alp Arıkoğlu, Kemal İnan ve Erden Kayaalp vardı. Kız vokalistler gurubun popülerliğini arttırdılar.. "Ayşe Silimen, Işık Turan, İnci Eymür, Bercis Göydün" yazıyor, 12 Nisan notunda..
Beni alıp götüren şarkıyı söyleyen, bir daha da görmediğim kızın adı Okşan'dı sanki.. 50 yıl sonra isim hatırlamak kolay değil, ama o şarkıyı unutmam da mümkün değil..
Selçuk Sun aranjörlüğe gelince iş iyice ciddileşti. İstanbul'dan Deniz Harp Okulunu bırakıp Ankara'ya taşınan sevgili kardeşim, can dostum Durul Gence davula oturunca, Caner Tunaman da ekibe katılınca, Kolej Müzik Gurubu boyutları iyice aşıldı. Ankara Radyosunun liste programlarında başa güreşmeye başladılar. Mülkiye'de yapılan En İyi Orkestra yarışmasını kazandılar.. Konserler birbirini izler oldu.
1960'da Koleji bitirdi Süveterliler.. Herkes bir yana dağıldı. Sweaters bitti, ama isimleri efsane oldu, kaldı geride..
Bu 50'nci yıl buluşmasını İstanbul'a da taşımazlar mı acaba?.. Burada da o kadar çok TED'li var ki.. Lokal de geniş yani..
***
"To know him is to love him!.."
"Onu tanımak, sevmektir" lafı da daha delikanlılığın en başındaki Hıncal'ın içine işledi.. "Öyle bir insan ol ki, seni de tanıyan sevsin" dedi, o şarkı bana.. Öyle biri olmaya çok çalıştım yaşam boyu..
Bir iki kişiye de dedirttim galiba, bu 50 yıl içinde..