"İstanbul'un Milli Eğitim Müdürü var mı" diye sormuştum, ikinci kez..
Bu defa yanıt geldi..
Varmış..
Brezilya'daymış. Kendisi ayni zamanda Okul Sporları Federasyonu Başkanıymış meğer.. İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü ne ki.. Bol zamanı var, nasılsa. İnsan hizmete doymazsa böyle çalışır işte.. Bu yüzden, bizim müdür Okul Sporları gibi, en az İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü kadar önemli ve vakit alacak bir işi daha yapıyor.
Einstein Sergisiyle ilgili olarak İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerine yazı yazılmış. "Öğrenciler gönüllü olarak katılabilirler" diye tavsiye edilmiş. İşleri de bitmiş..
Tipik bürokrat yanıtı.. Tipik..
"Bu ülke niye böyle" sorusunun yanıtı bu.. "Günah benden gitti" dedin mi tamam..
Doğuş onlara yazmış, haber vermiş, onlar da ilçe Milli Eğitim Müdürlüklerine havale.. Masa başında iş tamam.. Hadi Müdür Brezilya'ya seyahate..
Benim yazdığımı anlamamışlar en başta..
Sayın Müdürüm..
İstanbul'da yığınla okul var.. Bunların pek çoğu da mahrumiyet bölgelerinde.. Gecekondu semtlerinde..
O ilçe Milli Eğitim Müdürlüğüne yazıp haber verdiniz ya, işiniz bitti.
Şimdi, Sultanbeyli'deki bir okul öğrencisinin Beylikdüzü'ndeki Kitap ve Sanat Fuarı'na nasıl gideceğini bana söyler misiniz?..
"Efendim gitmesin.. Bana ne?.."
İşte bu tam sizsiniz.. Tipik bürokrat..
"Efendim paralı okulların zengin öğrencileri kendi, ya da okul imkânlarıyla gidebilirler. Oysa bu gecekondudaki çocukların dünyadan haberleri olmuyor. Milli Eğitim Müdürü olarak onların ufuklarının açılmasını sağlamak, eğitimlerini geliştirmek benim görevim.
İstanbul'da sabah akşam binlerce servis aracı dolaşıyor. Bunlar bütün gün İstanbul sokaklarını bedava otopark olarak işgal ediyorlar. İstanbul'u kullanarak trilyon kazanan bu servisçilerin İstanbul halkına borcu var.. Gelin bakalım efendiler toplantıya.. İşte size liste.. Şu şu şu okulları, şu gün, şu saatte, şu fuara, şu sergiye götürüp getireceksiniz.. Ey Doğuş Gurubu.. Sen de bu Einstein sergisini benim fakir öğrencilerime bedava açacaksın tamam mı" dediniz mi, o zaman bürokrat değil, sorumlu, sahiplenen, İstanbul'u bir adım daha öteye götüren "Adam" olursunuz..
Şimdi İstanbul Milli Eğitim Müdürüne soruyorum..
Okulların açıldığı eylül başından beri, hangi okulun, hangi sergi ve fuarı izlemesini sağlamıştır.. Bana liste yollasın, aynen yayınlayacağım..
Sayın Müdürle ilgili yazıma yağmur gibi yanıt başka kanallardan geldi..
Onlardan yeni sorular çıktı.. Dilerim onları da yanıtlar..
Sayın Müdürün futbol merakı ciddi..
Öyle ciddi ki, Süper Lig maçlarında federasyon temsilciliği yaparmış, bir ek iş daha.. Doğru mu?.
Büyük takımların Avrupa maçlarına gidermiş. Doğru mu?.. Kaçına gitti, nasıl?.
Kendisine ait 5 ticari taksisi çalışıyormuş İstanbul'da.. Doğru mu?. İşi şöförlük olmayanlar ticari taksi sahibi olabilir mi?. İstanbul Milli Eğitim Müdürü'nün taksicilik yapması doğru mu?.
Dünya fast foodların gençliği nasıl tahrip ettiğini anlatırken İstanbul okullarında yemek verilmesinin Müdür tarafından yasaklandığı, öğrencilerinin ne idüğü belirsiz ve gayri sıhhi fast foodlara mahkûm edildiği doğru mu?. Yemek yasaklanınca ihya olan kantincilerin iktidara yakın kişiler oldukları doğru mu?.
Okul servislerinde öğrencilere fitre zarfı dağıtılıp "İçine para koyun getirin" dendiği doğru mu?.
Öğretmenlerin kıyafetlerini denetlemek için okullara gizli baskınlar yapıldığı doğru mu?.
Okul binalarını güçlendirme ihalesinin yazın değil de, kışın okullar açıldıktan sonra yapıldığı doğru mu?. Ayni semtteki 10 okulun ayni müteahhide verilerek, kısa zamanda bitecek işlerin bütün yıla uzatıldığı doğru mu?.
İstanbul Milli Eğitimini daha çok konuşacağız, öyle anlaşılıyor!..