YANİ magazin sayfalarında okuyup şartlandığımız o uçuk kaçık kız nerde, bu Jane Fonda gibi bir dev karşısında ezilmeyen, hatta zaman zaman onu bile gölgeyen Lindsay Lohan nerde?..
Kız harika oynuyor.. Ama bakın, aslında kendini oynuyor da acaba ondan mı?.. Filmde canlandırdığı Rachel, aynen gerçek yaşamdaki Lindsay!..
Büyükanne.. Anne ve torun.. Üç kişi.. Ama iki ana iki kız!..
Yani öncelikle analar ve kızların görmesi gereken bir film.. Hele de birbirlerinden nefret ettiklerini sanan analar ve kızların.. Sevginin hep var olduğunu ve derinlerde yattığını keşfetmelerine yardım eder belki..
Büyükanne Jane Fonda, bir Mormon kasabasında yaşıyor.. Hristiyanlığın en derin mezheplerinden biri. Eğlendiriyorsa yasak.. Kola içmek bile keyif verici.. Seks mi, sadece çocuk yapmak için..
Torun Kaliforniya'da.. Yani Amerika'nın suç ve günah cennetinde..
Kendisi de mağlup doğmuşlardan ana, kızı ile başa çıkamayınca onu yaz tatilinde büyükannesinin yanına yollar.. Los Angeles'tan Mormon kasabasına.. Hiç kural yokken, bir kurallar yöresine ki orada bir de kendi şaşmaz kuralları olan Jane Fonda (Georgia) var.. Filmin komedi unsuru işte bu çelişki.. Onun ötesinde derin derin bir dram var..
Bu nedir?.. Yazın başından beri babası ya da üvey babasının tacizine uğramış üçüncü genç kız filmi.. Amerika'da ensest, moda spor mu oluyor nedir?..
Ama film güzel..
Çünkü çok iyi çekilmiş.. George Marshall bu tür filmlerin ustası.. Çok iyi oynanıyor. Jane Fonda her zamanki gibi olağanüstü.. Öldürücü oynuyor.. Lindsay harika bir sürpriz.. İki arada bir deredeki annede Felicity Huffman da çok çok iyi.. Daha ne olsun?. Ama dahası da var.. Gene harika bir film müziği, çok güzel şarkılar..
Başından sonuna hem de nasıl keyifle seyrettim!..