Kesinlikle her şey dahil falan değil.. Konuklara sadece kahvaltı ve akşam yemeği ikram ediliyor. Onun dışında, öğle yemeğinden başlayarak, her şey ekstra.. Yani parası karşılığı..
Fiyatlar ortalama 200 euro civarında, günlük.. Ama 3500 euroluk süitler de var.. Eğer bulunduğunuz yerden helikopterle alınmak ve dönmek istiyorsanız, terasında bir heliport olan bu süite o zaman, 5 bin euro..
..Ve tıklım tıklım dolu..
Yani..
Yani istenirse bu iş oluyor..
Nerde oluyor?.. Çeşme'de.. Çünkü orada, Antalya sahillerindeki gibi insafsız, acımasız, kıran kırana bir rekabet yok.. Orada hem de her şey, hatta uçak bileti bile dahil, günde 30 euroya yatak satmak gibi bir intihar yok!.
Çeşme Ilıca'da, orada, Turban vardı ben ilk gittiğimde.. Devletin.. Başka da bir şeyler yoktu, pansiyonlar dışında.. Aslında Ilıca, İzmirli zenginlerin sayfiye semtiydi.. Hafta sonları gidip kaldıkları.. Yol felaket olduğundan ve gidiş dönüş saatler sürdüğünden, günü birlik gidiş gelişler enderdi. Sonra oto yol yapıldı. Çeşme hakkı olan turizm merkezine dönüşmeye başladı. Çeşme dediğim, etrafı dahil.. Yani Alaçatı.. Yani Ilıca, Dalyan ve civarları..
Buraların fakir halkı para kazanmaya başladı. Arazileri para etti. Ürünleri para etti.. Binaları para etti.. 15 kuruşa çay satan kahveler, 15 liraya frozen margarita satan cafelere dönüştü.. Kıt kanaat geçinen insanlar, kısa bir yaz sezonu elde ettikleri ile kışı da refah içinde geçirmeye başladılar.
Çeşme kalabalıklaştı.. Tabii fiyatlar da arttı. Elde kalan dökülen pazar ürünleri, sabahın ilk saatlerinde tükenir olunca, fiyat artmaz mı?..
Eskiden içinde site inşa edilecek alanları, tarla diye aldıkları parayı şimdi bir metre kareye öder oldular.
Tabii bu Çeşme ve yöresini arka bahçesi gibi nerdeyse bedava kullanan İzmir zenginlerinin hoşuna gitmedi.
Mesela, yaz günleri bile sokaklarında in cinlerin top oynadığı Alaçatı bu ülkenin en güzel ve de en güzel korunmuş tatil yörelerinin başına geçince deliye döndüler ve ellerindeki tüm imkânlarla saldırdılar..
İstiyorlardı ki, Alaçatı köylüsü hep fakir, hep köleleri kalsın, hep üç otuz paraya onlara hizmet etsin..
Geçmiş ola..
Şimdi yöre halkı, turizmin ekmeğini yemeye başladı.. Çok iyi kazanır oldular.. Çocuklarını en iyi okullara, hatta yurtdışına eğitime gönderecek duruma geldiler..
Bundan daha iyi bir şey olabilir mi?.
Çeşme festivallerine abone olduğum 80'li yıllarda Turban'a giderdim. Şirin, bakımlı, temiz, minik bir oteldi. Şimdi yerine yapılan Sheraton, ülke turizminin yüz aklarından..
Kısa kaldım ama, tüm oteli gezdim.. Dolaştım.. Müfettiş gibi..
Sheraton'un müfettişleri yılda iki kez gelip denetlermiş oteli.. Neden?.. Adı Sheraton ama, Sheraton işletmiyor. İlk defa franchise denen sistemi burada kullanmışlar dünyada.. Adlarını kullanma hakkı vermişler yerli işletmeciye, ama işte böyle sıkı denetleyerek..
Müfettişlerin bugüne dek verdiği notlar, 100 üzerinden 85-90..
Son denetimde not kırılma sebebi, odalardaki televizyonlar. Şimdi hepsi değişiyor. Plazma ya da LCD olacak..
Sheratoncular öyle mutlu olmuşlar ki sonuçtan, sistemi başka yerlerde de denemeye karar vermişler..
Benim notum da, 90 civarında oldu, 100 üzerinden..
Anlatacağım!..