BU ülkenin ideal genç kızı, benim için birkaç yıldır değişmedi..
Çağla Kubat!..
En sevdiğim, ötesinde en saygı duyduğum genç kızdır. Rakipsiz.. Bir genç kızı ideal yapan kaç unsur varsa, hepsinde en önde gelir..
Fiziği.. Havası.. Kültürü.. Ahlakı.. Yaşam Tarzı.. Nerden bakarsanız bakın, kusuru yoktur..
İstese, her gün gazetelerin birinci sayfasında olurdu. Ama birinci, ikinci, sonuncu sayfa güzeli olmaktan ısrarla kaçındı. O sadece spor sayfalarında yer almak istedi, şampiyon bir sörfçü olarak.
Fevkalade sakin, düzenli, o da örnek özel yaşamını, magazin basınından hep gizledi.
Özelini de özel yaşamaya özen gösterdi.
Dün telefonum çaldı. Çağla..
"Dünya sörf şampiyonasına gidiyorum. Uçak değiştirdiğim bir hava alanından İspanya'dan arıyorum" diyerek..
"İyi de sesin ağlar gibi, hayrola" dedim..
"Ağlıyorum çünkü" dedi.. Hava alanında açar açmaz cebi çalmaya başlamış.. İstanbul'dan arıyor arkadaşları.. Hafta Sonu dergisi kapağında haber yapmış onu.. Çeşme'de, evli ve çocuklu bir otel sahibi birisi ile yaşıyormuş, adamın karısı onları basmış, falan filan..
"Peki" dedim, "Ne var bunda?.. Niye ağlıyorsun?.. Ben de bu sabah okudum ve güldüm geçtim.. Böyle haberleri ne zamandan beri ciddiye alıyor, bir de ağlıyorsun?.. Seni bilen biliyor zaten.. Herkes de benim gibi gülmüştür. Sen de gülmelisin.."
"Ama bir genç kız için bu kadar pervasız nasıl yazılır" dedi..
"Bu ülkede yazılır" dedim.. "Ne yazık ki, gazetecilik bu hallere düştü.. Yapacağın iki şey var. Ya benim gibi gülüp geçeceksin, ya da döner dönmez dava açacaksın.. Savaşacaksın.."
"Ben savaşacağım" dedi..
"Yanında olurum" dedim.. "Ama şimdi bunları tamamen kafandan at. Sadece yarışmanı düşün.. Dünya Şampiyonası'nda bizi gene gururla temsil et.. Gerisine dönüşünde bakarız, tamam mı?."
"Söz" dedi..