" ERCAN Arıklı'dan bir parça daha gitti" dedim içimden, beklenen haberi aldığımda.. Çok sevdiğim insanlardandı İsmail Cem, ama benim için sanki Ercan'ın kutsal emanetlerinden biriydi. Onu da yitirdik.
Ben Cem'le bu ülkenin en genç TRT Genel Müdürü (34) olduğunda tanıştım. O zaman Cumhuriyet'te televizyon sayfam vardı. Bana haberi veren arkadaşım "TRT'ye Genel Müdür atandı. 100 isim say" dedi. TRT'yi en yakından izleyen adamdım güya, ama 100 değil, bin isim saysam, İsmail Cem aklıma gelmezdi. Harika bir Genel Müdür oldu. Televizyon bayrağını kilometrelerce ileri götürdü. Üç konuda onu fena halde eleştirdim..
Birincisi, ayni gün ve saatte bir mevlid vardı, bir de Türkiye için son derece önemli bir milli maç. Cem karar verdi.. "Mevlid televizyondan, maç radyodan.."
"Mevlid dinlenir, maç izlenir, karar yanlış" dedim.. Bu ülkede televizyondan ilk naklen mevlid yayınını İsmail Cem yaptırdı.
İnsanın Yücelişi diye muhteşem bir belgesel dizi vardı. Bu dizinin Evrim Teorisi'ni anlatan bölümünü Cem yayınlatmadı. Yaradılışçılara verilen büyük bir ödündü.
Gene bir belgeselde, memeleri görülen Afrikalı yerli kadınların sahnelerini sansür ettirdi. Oysa bu resimler, okul kitaplarında bile vardı. Tutuculuk yaptı.
Yazdıklarımın özeti buydu yani, ama üslup çok sertti. Buna rağmen dostluğumuz sarsılmadı, sevgi ve saygımız aynen sürdü. Çünkü hayata gazeteci olarak başlayan İsmail Cem, mesleği ve fikir özgürlüğünü en iyi bilen ve hazmeden adamdı.
İstanbul'a geldiğimde, Ercan sayesinde dostluğumuz daha da arttı.
Politikaya girmesinden başta hiç hoşlanmadım. Ben politikayı sevmem. Yazmayı da sevmem, bilirsiniz. Allah'tan herkes yazıyor da, eksiklik değil, benim dışarıda kalmam. Dostlarımın da girmesini alkışlamam bu yüzden. İçimde bir his var ki, babam politikaya, onun çirkin girdaplarına girmese, 58 yaşında ölmezdi.
Ne varki Cem'in kısa süren Kültür Bakanlığı, nasıl muhteşem bir siyaset adamı, lider olduğunu gösterdi bana.. Bu ülkenin en uzun süreli Dışişleri Bakanlarından biri aslında, ama benim için, "Bir daha benzeri gelmez" Kültür Bakanı'ydı. "En uzun süreli Kültür Bakanı" olsaydı eğer, inanın bugün bambaşka bir Türkiye'de yaşar olurduk.
Ecevit de, Baykal da, İsmail Cem'in kafasındaki liderler değillerdi. Onlarla bir yere varmanın mümkün olmadığını anlayınca, kendi partisini kurmağa karar verdi. Ve bana sorarsanız, hayatını kısaltan ihanete de burada uğradı. Onunla yola çıkmış görünen Kemal Derviş, öylesi dönüşü olmayan bir zamanda Cem'i ortada bıraktı ki, akıl almaz.. "Amerikan'ın Ilımlı İslam Misyonu için Türkiye'ye gönderdiği adam" denen Derviş, bu davranışı ile söylentileri fena halde güçlendirdi ve AKP'nin önündeki en ciddi rakip Cem'in YTP'sini daha doğarken bitirdi.
Ruhsal sorun ve sıkıntıların kanserin tetikçisi ve hızlandırıcısı olduğunu bilim söylüyor.
İsmail Cem'i de, Ercan gibi, çok özleyeceğim..