İstanbul konusunda en büyük umudumdu Recep Tayyip Erdoğan.. Hani Hocanın dediği gibi "Damdan düşmüşlüğü" vardı.. İstanbul Belediye Başkanlığı yapmıştı. Sorunları birinci elden biliyordu. Şimdi ülkenin başbakanı, Meclis'ten istediği yasayı çıkarabilecek bir partinin de başkanıydı. Teşhisi doğru koyabilir, tedaviyi anında uygulamaya sokabilirdi..
Ve işte bu Recep Tayyip Erdoğan konuştu.. "İstanbul'da özel plakaları da sınırlayalım.." Vay anasını Sayın seyirciler ki, vay anasını..
Bu ülkede taksi plakası sınırlamasının nasıl bir karaborsa, nasıl bir mafya doğurduğunu Recep Tayyip Erdoğan, bizzat, şahsen bilmez mi?. Şimdi bir de özel plaka sınırlaması?.. Sonu nereye varır, insan konuşmadan önce bir an düşünür..
Ama sayın başbakan son günlerde aklına geleni, aklına geldiği yerde ve anda hiç düşünmeden söyleme derdinden mustarip.. Bu da öyle olmalı..
Hele günümüzde, en komünist liderin bile teklif etmeden önce en az üç kez düşüneceği bir çözüm, Erdoğan'ın aklına ilk gelen oluyorsa pes..
Plaka sınırlaması, geri kalan tüm çözüm yolları bittiği anda, başka çare kalmadığı için mecburen düşünülebilir ki, şu anda dünyada düşünen yok. Ve bu dünyada, yolun metre karesine düşen araba sayısı, İstanbul'un çok ötesinde kentler var, onlar bile gündeme getirmedi. Örneğin Londra.. Daracık yollarında İstanbul'un misliyle araba var.. Blair kalkıp da "Londra'da plakaları sınırlayalım" demeyi aklına getirmiyor.. Ondan önce alınacak yığınla tedbiri alıyor Londra birer birer..
İstanbul bugüne dek hangi önlemi aldı, Recep Tayyip Bey söylerler mi?.
Daha mevcut yolları doğru kullanmayı öğrenmedik..
Bakın örnek vereyim..
Geçen cuma, tam da en civcivli saatte birinci köprüye daldım, Zincirlikuyu'dan.. Saat 19.30.. Son zamanlarda alınan önlemlerle köprü rahatlamış.. (Demek istersen, düşünürsen oluyor.) Tüm korkularım boşa çıktı, rahat rahat karşıya geçmem 10 dakika sürdü..
"Bravo Karayolları'na" demem ağzımda kaldı.. Köprüden ilk kavşakta çıktım, Kuzguncuk'a gideceğim.. Bunun için E-5'in altından öbür tarafa geçmem, sonra tünelle tekrar bu tarafa dönmem gerekiyor.. Niye?.. Efendim öyle yapmışlar, köprü bağlantı yollarını ne hikmetse..
Ama geç bakalım E-5'in altından geçebilirsen.. 100 metrelik yolu 35 dakikada gittik.. Niye?..
Çünkü fevkalade yuvarlak bir kafadaki sivri akıllı bir kaldırım mühendisi, köprüden çıkışla, köprüye girişi aynı yola vermiş. İki trafik birbirinin üzerine binmiş.. Bu nasıl bir akıldır Yarabbim diye düşün, düşün..
Hadi yapmışsın, gelip "Ne oluyor" diye bir bakmaz mısın kardeşim..
Çözüm de orda duruyor, yerinde görsen, iki dakika kafa yorsan..
Yol üç şerit.. İki şeridini köprüye girişe ayır.. En sağdaki şerit de, Beykoz ve Kuzguncuk istikametlerine gitmek için köprüden çıkanların olsun. Bu şeridi beton bloklarla böl ki, öteki yolun uyanıkları dalmasın.. O zaman köprüden çıkan, kendi yoluna 35 dakikada değil, 35 saniyede girer..
Peki bu kadar basit bir çözümü Karayolları, ya da Belediye neden düşünmez?.. Neden hemen bugün yürürlüğe koymaz?.
İki sebebten..
Birisi.. Kimsenin umurunda değil. İstanbul'un sahibi yok..
İkincisi.. Tam tersi var ama.. Bir yığın gereksiz ara bürokrat, komisyon falan konmuş.. Bu kararı alsan yığınla komisyon, encümen, 40 imza lazım yürürlüğe koymak için.. Ölme eşeğim ölme..
Oysa işte Recep Tayyip Bey asıl bunu önermeliydi..
İstanbul'a bir trafik otoritesi gerek. Tüm yetkili tek imza.. Tek karar mercii.."Böyle yapıla" diyecek, öyle yapılacak..
O zaman o adam tüm soruların, tüm hesapların kendisine sorulacağını bildiği için çözümleri arar, tüm yetkilere sahip olduğu için de anında uygular.. Sorunlar hızla çözülmeye başlar..
New York'ta Liman Otoritesi var. Gelen, giden tüm araçları denetleyen.. Her şey ondan soruluyor, her şeye o karar veriyor.
Amerika'yı yeniden keşfetme.. Git herifçioğlu ne yapıyor bak, aynisini al getir..
Şimdi Başbakan'a soruyorum..
İşte İstanbul'un trafiğinin tıkandığı bir sorunlardan biri..
İşte yazdım.. En pratik, yarım günde bitecek bir çözüm de ortada, ama yıllardır uygulanmıyor..
Niye uygulanmıyor?. Niye yola çıkan araba sayısı kısıtlanmak istenir, aslında doğru kullanılsa, yol yeterli iken?..
Bu çözüm niye düşünülmez, niye uygulanmaz, onun hesabını sormadan, araba plakasını sınırlama teklifi ile gelirse bir başbakan, nasıl inandırıcı, nasıl saygın olur peki?.
Bu konuyu sürdüreceğim..