"ZAFER için yaşıyorum" diyordu Sabah Spor'un manşeti Salı günü.. Yaşayan da Haislip.. Hani Mirsad'a o müthiş yumruğu atan basketbolcu..
Oldukça ilginç, hoş imzasız röportajda nedense üzerine gidilmemiş bir satır var..
"Ancak bir anda jet hızı ile ülkesine geri döndü, kimse ondan haber alamadı. Ta ki Efes ile anlaşıncaya dek.."
Söyleşiyi yapan meslekdaşımın bir polisiye romanı andırır olayı hiç merak etmemesi ve bu konuda tek soru sormamasını yadırgadım. Yoksa sordu da Haislip "Burayı atlayalım mı" dedi..
Öyle bile olsa araştırması ve bu "Kaçış"ı kendisi anlatması gerekmez miydi, eğer Haislip'i tanıtan bir yazı kaleme alıyorsa..
Bakın ben anlatayım şimdi..
O zaman Ülker'de oynayan Haislip, kulübünün bir Avrupa Ligi deplasman maçına gidilirken, sabah havaalanına gelmedi. Yöneticiler telaş içinde koşuşur, kapalı telefonlara ulaşamazlarken, Ülker'in öteki Amerikalı oyuncusu "Boşuna beklemeyin ve aramayın. Haislip maça gelmeyecek" dedi.
Gelemezdi de.. Çünkü hiç kimseye haber vermeden çekip Amerika'ya gitmişti.
Ne olup bittiğini anlayamayan Ülkerliler, oyuncularına telefonla ulaşmayı başaramayınca, bir görevliyi Amerika'ya yolladılar. Haislip gelen yöneticisine kapıyı da açmadı önce.. Neden sonra konuşmayı başaran yönetici Haislip'ten "Bir daha dönmeyeceğim, beni artık rahatsız etmeyin" yanıtını aldı.
Ülker kulübü bu gelişme üzerine federasyona başvurup Haislip'in cezalandırılması ve uluslararası tranferi için gerekli bonservisin verilmemesini istedi.
Federasyon tüm bu gelişmelere rağmen Haislip'in Efes'e transferini onayladı. Dört maçlık da göstermelik bir ceza verdi.
Oysa Disiplin Yönetmeliğinin 34'üncü maddesi, maça katılmamak suçunun cezasını "3 aydan 1 yıla kadar" diye yazmıştı. Haislip kulübünün hem de Türkiye'yi temsil ettiği bir uluslararası maçtan kaçarak takımın elenmesine sebep olmuştu. Ondan sonra da bir daha ortada görünmemişti. Yani cezası üst sınırdan verilmeli ve 14'üncü madde uygulanarak üçte iki arttırılmalı, yani dört maç değil, 20 ay ceza almalıydı.
Sevgili meslekdaşımın üzerinde durmadığı o tek satırın sırrı, korkunç bir spor skandalıydı.
Türk medyasının bugüne dek görmezden geldiği korkunç bir skandal!..