Eğer lafta kalmazsa, İstanbul trafiği için bir umut belirdi. Konunun vilayet ve belediye ile çözülemeyeceği gerçeğini kabul eden Bakanlar Kurulu, İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu başkanlığında, Bayındırlık ve Ulaştırma bakanlarının da katılımı ile bir komisyon kurulmasına karar verdi.
İstanbul'a gelip gidenler dahil en az 20 milyon insanı ilgilendiren bu sorun konusunda atılan büyük hatta tarihi adımı, benim gazetem Sabah tek sütun verince pek şaşırmadım. Yıllardır söylerim.. Medya bu işe sahiplense, zaten İstanbul trafiği bu hale gelmezdi. Bizde trafik konusuna sahiplenme, dostlar alışverişte görsün..
Belediye böyle.. Vilayet böyle.. Medya böyle.. O zaman.. Saldım çayıra, mevlam kayıra trafiği..
Eğer "İşi çözmek istemiyorsan, komisyona havale et" kuralı işlemez, en üst düzeyde ilgili üç bakandan kurulu bu komisyon işi ciddiye alırsa, çok kalıcı çözümler üretilmesi mümkün..
Yapılacak işleri, kısa, uzun ve orta vadeli olarak ayırmak ve İstanbul halkına hemen nefes aldıracak önlemleri belirleyip uygulamaya koyarak "Artık İstanbul'un sahibi var" duygusunu yerleştirmek ilk adım olmalı..
Bunun çaresi, İstanbul Trafiğinin başına gerçek bir uzmanı "Kayyum" olarak atamak.. Onun kuracağı ekiplerle kenti tarayıp, tek bir emirle çözümlenecek sorunları ortaya çıkarmak..
Örnek.. İstanbul'un pek çok kuş uçmaz, kervan geçmez yolunda, gece yarısı saat 2'de, 3'te hâlâ yeşil, sarı, kırmızı yanan lambalar var. İnsanı kural ihlale zorlayan. Buna bakan yok, yıllardır hep böyle.. Oysa belli saatten sonra bunların yanıp sönen sarı, ya da kırmızı ışıklara dönmesi gerek.
Mesela.. Somut örnek..
Levent Caddesi çıkışında Büyükdere Caddesi üzerindeki yaya geçidi çok işlek. Çünkü, Metro City ve Kanyon gibi iki dev alışveriş merkezine, Levent'ten gidecekler, ya da, Zincirlikuyu istikametinden, taksi, otobüsle gelenler bu geçidi kullanmak zorunda..
Geçit, Levent Caddesi çıkışının hemen sağında.. Yani bu yaya geçidine yeşil yandığı anda, Levent Caddesi'nden çıkıp sağa dönen arabalara da yeşil yanıyor. Yani sağa dönüş için zaten çok az süresi olan araba, birden kalabalık yaya geçidine, insanların arasına dalmak zorunda kalıyor..
Tehlike, kargaşa ve trafiğin gecikmesi..
Bu yaya geçidini Levent çıkışının sağı yerine soluna aldığınız anda kesin çözüm var. Basit. Çocuk aklı yeter.. Ama aylardır düzelmiyor. Çünkü İstanbul'un sahibi yok. Bakan yok. Gören yok.. Umursayan yok..
Mesela.. Somut örnek..
Dolapdere caddesinden geliyor, tam Divan Oteli karşısında Cumhuriyet Caddesi kavşağına çıkıyorsunuz... Ama caddeye girme hakkınız yok, orada ışıklı kavşak olduğu halde.. Karşıya geçip sahile inecek, ya da sola dönüp Harbiye yönüne gidecekseniz, Talimhane içine yolluyor trafik düzeni sizi.. Orası zaten kalabalık, orda hiç işi olmayan arabalar da oraya yollanıyor.. Dahası, zaten trafiği kördüğüm Taksim meydanına çıkmak zorunda kalıyorsunuz.. Taksim'le alakası olmayan binlerce arabayı, trafiği zaten kilit Taksim'e yollamak, hangi yuvarlak kafadaki sivri zekanın eseridir, bilen yok, aldıran yok, düzelten yok..
Yahu Divan'da zaten ışıklı kavşak var.. Versene ileri geçişe ya da sola dönüşe yol.. Çocuk aklı çözer. Ama yıllardır böyle.. Çünkü İstanbul'un sahibi yok. Bakan yok. Gören yok. Umursayan yok..
Bir internet sitesi açarsa, bu komisyonun atadığı kayyum, vatandaş kendi mahalle ve sokağındaki şikâyetlerini anında bildirip yardımcı olur ve daha birinci günden itibaren devletin; İstanbul trafik sorununa el koyduğu, İstanbul'un artık sahipsiz olmadığı hissedilmeye başlanır. O zaman vatandaş da yardımcı olur. O zaman şu anda inanmadan, boş vermişlik içinde görev yapan polis işine daha sıkı sarılır.
O zaman kısa zamanda çok mesafe alınır..
Şimdi top, Sevgili Mülkiyeli kardeşim Abdülkadir Aksu'nun elinde.. İzleyeceğim ve yardımcı olacağım..
İstanbul bu fırsatı kullanmalı..