LONDRA'DA ikinci gün, Özer'deki buluşmayla başladı. Bu mevsimi Londra'da geçiren Nuyan Ağabeyim (Yiğit) dünya tatlısı eşi Fatoş ve Hüseyin'le harika bir yemek yedik..
Hüseyin, Londra dışındaki sonuncu Sofra'dan da çekildi. Sofra İstanbul, çok sevgili iki dostum arasındaki talihsiz bir olayla bitti. Funda ile Hüseyin'i ben bir araya getirmiştim, dükkânın temelinde tuğlam vardı.. Sağlık olsun.. Şimdi Sofra ararsanız, tek hedef Londra.. Başka yerde yok.. Kentin en seçkin yerlerinde 6 dükkânı var Hüseyin'in.. Yedincisi yolda..
Hüseyin'le, hele Hüseyin'in yerinde yemek zordur. her şeyi o seçer, o denetler.. Bir defasında açlıktan ölüyorum.. Oturduk.. Geleni tadıyor.. "Şusu eksik, götürün.." Gideni tadıyor, "Busu fazla, götürün.." Yahu ben de tadıyorum. Enfes.. Umurunda değil.. Ölüyorum.. Aldırmıyor..
Bu defa "Her şeyi yığın ortaya" dedi.. Efendim menü değiştirmiş.. İki sebepten.. Birincisi.. Müşteriler eski yemeklerden bıkmışlar.. (Mehmet Gürs, Muzo.. Okuyun burayı.. Num Num'da artık yemez oldum, ayni listeye kırk yıldır bakmaktan gına geldiği için..) İkincisi.. Her yeni dükkân açan bizimkiler, başarı belli ya, Amerika'yı yeniden keşfetmemek için Sofra menüsü uygular olmuşlar.. Taklitler artınca, esas "Değişim" kararı almış..
Az az, tadarak yiyoruz güya.. Ama o kadar çok şey tattık ki, mideler doldu taştı.. Hüseyin gene harikalar yaratmış.. En son gelen doruk oldu.. Üzeri çilek, böğürtlen serisinden çeşit çeşit pembe, kırmızı mor meyvelerle dolu su muhallebisi.. Yani haytalya, bizim güney adı ile.. Böyle bir lezzet olmaz..
Ordan ver elini Covent Garden.. Londra'nın kültür merkezi.. Orda da bir Sofra var.. Aman ha.. Yemek değil.. Bir Türk sanatçısı Sema Atalay'ın fotoğraf sergisi varmış, dükkânın duvarlarında onu göreceğiz.. Sema da orda değil mi?.. Çektiği fotoğrafları üst üste bindirmiş Sema.. Ne bileyim, bir Anadolu Kapısını, Kanada'da bir mekâna yerleştirmiş mesela.. Çarpıcı fotoğraflar, kompozisyonlar..
Hüseyin bir de tatlı emrivaki yaptı bana.. Akşam onunla Evita'ya gideceğiz ya.. "Benim işim çıktı.. Sen Sema ile git" dedi.. Sema Altın Portakallı bir sinema ve sahne oyuncusu..
Burcu biletleri verirken "Ben gördüm. Klasik oyuna yepyeni bir yorum gelmiş, mutlak görmen gerek" demişti..
Gerçekten öyle.. Evita'nın müziğine bayılırım zaten.. Kim bayılmaz ki?.. Gerçekten ilginç bir yorum.. Bizim Ortaoyunu havasında.. Dekor, mekor yok.. Sahnenin üç yanında üç balkon hepsi o.. Ortası, oyunun geçtiği yer boş.. Burası gece kulübü, burası miting meydanı, burası Peron'un ofisi, Eva'nın yatak odası.. İşin güzel yanı, yorum öyle etkili ki, siz de öyle görüyorsunuz, orta boşluğu.. Ve ister inanın, ister inanmayın.. Bu dekor, bu hem de nasıl stilize ve minimal dekor en iyi dekor ödülü adayı, bu yılın müzikaller yarışmasında.. Pazartesi belli olacak sonuçlar..
Harika bir Evita vardı.. Elena Roger.. İlk sahneye çıkışı bu ve dağıtmış Londra'yı.. Müthiş bir oyuncu ve nasıl bir ses.. Ben "Don't Cry For Me Argentina"yı bu kadar duygusal, bu kadar etkileyici yorumlayana şahit olmadım daha önce.. Madonna dahil.. Elena Roger "En Harika Yeni Gelen" adayı.. Evita en iyi müzikal, en iyi yönetmen dallarında da aday..
Müzik muhteşem.. Tango esaslı danslar muhteşem..
Doyamadım.. Doyamadık!..