Fahir Armaoğlu geldi aklıma gene sabah sabah, Arda'yı düşünürken..
Siyasi tarihi en edebi cümlelerle anlatan hocamın bir lafını bütün Mülkiyeli öğrencileri ezber bilirdi..
"Tilsit'te en yüksek noktasına ulaşan Napolyon'un ikbali, Erfurt'tan itibaren bir sathı mail üzerinden idbara kayacaktır.."
Arda'nın ikbali, bu sezonun başında en yüksek noktasına da varmamıştı henüz.. Yetenekleri ile karşılaştırıldığında zafer günleri küçük bir doruk yapmıştı sadece.. Ama bu minik başarıyı bile özümleyemedi ve birkaç haftadan beri bir eğik düzlem üzerinden düşüşe geçti.
Arda'yı Fatih Terim döneminden beri yazan, Galatasaray'da hemen oynatılması gerektiğini ısrarla ve inatla süren bir yazar olarak bugün izlediğim Arda'nın bana büyük bir üzüntü verdiğini söylemek isterim..
Türk futbolunun dünya çapında yıldızı olmaya aday delikanlı, ne yazık ki, yakında sahadan kendi taraftarının ıslıkları arasında çıkmak zorunda kalacak ve bir köşede unutulup gidecek..
Çok büyük hataları var. Bu hatalar konusunda ısrarla uyarılıyor, ama kimseyi zerre dinlediği yok.
"Bu dünyayı ben yarattım" diyor ve başının dikine gidiyor.
Düşünebiliyor musunuz..
"Arda.. Arda" diye yıllardır kıyamet koparan ve onu oynatmayan Terim, Hagi ve Gerets'i şiddetle eleştiren ben, pazartesi günü 90 Dakika'da "Acaba hocaları haklı mıydı" demek zorunda kaldım.
Sahadaki futboluna gelmeden önce kişisel bazı özelliklerini eleştirmem gerek..
Birincisi.. Disiplin ... Kural tanımaz, başına buyruk bir havası var. Galatasaray ve milli takım formalarına bakın, hiç şortun içine giriyor mu?.. Oysa kural. Hakemler görevlerini yapıp uyarmıyor, hatta kart göstermiyorlar. Arda da, her maç kural tanımazlığını ilan ediyor. Üstelik yolun daha başında iken. Sonunu düşünün.
İkincisi.. Hile yapıyor .. Doğrudur, kolay adam geçtiği için onu çok düşürüyorlar. Bunu biliyor, düşürülmese de kendini yere atıyor. Hakemleri aldatma alışkanlık haline geliyor. Adı böyle çıkarsa, hem itibarını kaybeder, hem de artık gerçek düşürülmelerine de hakemler inanmaz olur. Arda yanından rüzgâr geçse yere yıkılacağına, tekme yese de ayakta kalmaya savaşmalı.. Ronaldinho öyle Ronaldinho oluyor.. Düştüğü değil, ayakta kaldığı için..
Ona disiplin ve ahlakın önemini birileri anlatmalı. Ama belli ki, Galatasaray'da bunu yapan adam yok.
Futbolu mu?..
Artık takımına zararlı olmaya başladı..
Onda 1960'lardaki Can Bartu'nun kafasını görüyorum. Can dünya futbolunun unutulmaz yıldızı olabilirdi, sadece Fenerbahçe ve Lazio'nun değil. Ben ondaki yeteneği izlediğim çok az futbolcuda gördüm, abartmıyorum, Maradona dahil. Ama Can futbolu takımı değil, kendi keyfi için oynadı, bir de tribünler.. O zaman da olacağı kadar olamadı.
Arda bu kafa ile giderse, Can Bartu'nun gölgesi bile olamadan unutulacak.
Global Yönetim ve Danışmanlık, 2002 yılından bu yana, bu ülkenin en düzgün, en yararlı futbol istatistiklerini tutuyor. Tüm gazete ve televizyonlarda gördüğünüz istatistiklerin kaynağı onlar. Bugüne dek "İsabetli Pas" yazıyorlardı sadece.. Ve bu açıklayıcı olmuyordu. Kaleciye vakit geçirmek için verilen pasla, hücum başlatan oyun geliştiren pas ayni olur mu?. Eleştirdim. Düzelttiler.. Ve bakın bu haftaki sonuçlara..
Galatasaray berabere bitirdiği Ankaragücü maçında 472 pas yapmış. 325'i isabetli.. Yani tam 147 topu pas diye rakibe atmış bir takım iyi oynayabilir mi?. Geçiniz.. Bu 325 pas içinde ileri, oyun geliştiren pas sayısı 25.. Bunların isabetli olanı da 17..
472 pas içinde isabetli oyun geliştirme, hücum pası sayısı sadece 17 olursa, futbolun ne kadar zavallı olduğu matematiksel olarak ortaya çıkmaz mı?. Bu takım nasıl gol atar?..
Şimdi bu istatistikler içinde Arda sayfasını açalım..
47 pas vermiş.. İsabetli olanı 28.. Yani aldığı beş toptan ikisini pas diye rakibe vermiş. Nerdeyse yarısı..
Oyunu geliştiren, hücum başlatan, gole yönelik, yani etkili pas sayısı yalnızca 5.. Yazı ile.. Beş!.. Bunun da sadece 3 ü isabetli, ikisi rakibe..
Yani 90 dakika boyu attığı 47 pastan sadece ve sadece 3'ü takımına yarar sağlamış.
İkili mücadeleye girip çaldığı top sayısı 7.. Buna karşılık çalım atarken kaptırdığı top sayısı 10. Ki bunların büyük bölümü Galatasaray hücuma geçmişken, savunmayı gafil avlayan kontratak kaptırmaları.. Yani, ikili mücadele toplamında takımına zararlı.
Maç boyu kazandığı top 15.. Kaptırdığı top ise 29.. Yani bu alanda da takımına zararlı.
Maç boyu 8 orta yapmış topu topu, 40 orta ile oynayan Galatasaray'ın kanat oyuncusu olarak. Bunların da sadece 2'si isabetli..
Şimdi bu istatistikle bir futbolcu takımda oynamaya devam edebilir mi?.
Üstelik fizik yapısı 90 dakikalık enerjiye yeterli değil, ekonomik oynaması lazım. Oysa aptalca keyif çalımları yüzünden kendini 50-60'ıncı dakikada tüketiyor.
Kolay yorulduğu için geriye hiç gelmiyor. Böyle olunca sağbeki ve sağ açığı ile ikili hücuma kalkan her takım Galatasaray sol kanadını çökertiyor. Ferhat'ı Arda bitirdi, Gerets farkında değil, bakmayın. Şimdi Orhan Ak da bitiyor, Gerets hâlâ boş bakarken sahaya.. Terim'in Arda'yı kanatta oynatmayışı belki de bu yüzden..
Daha önce yazdım. Bir daha yazıyorum.. Tribün şovu uğruna, takımına hiçbir şey sağlamayacağını bile bile çalım atarken kaptırdığı toplardan biri, kritik iki maçın kaybına sebeb olsun, Arda ıslıklarla biter..
Kafasını kullanması, ne zaman adam eksiltip, ne zaman riskli pas vereceğini, bireysel taktik başlığı altında uzun uzun anlattım. Arda okumamış. Ya da zerre aldırmamış.
Bu kafa onu uçuruma götürür..
Bir düştü mü, dostu da kalmaz.. Biter gider, genç yaşta, olacağının onda biri olmadan..
Arda'ya yazık.. Bunları ona anlatacak tek kişiye sahip olmayan Galatasaray kulübüne daha da yazık..
"Efendim anlatıyoruz, dinlemiyor" özrü de Galatasaray yönetiminin aczinin itirafı olur. Sakın ha..
Ben Arda'yı çok yakından izlemeye ve eleştirmeye devam edeceğim.
Çünkü genç adama inancım hâlâ sürüyor!..