BERNA, Fem ve Merve.. Bernaylafem'in beyinleri.. Benim dostlarım.. Bir ben onları davet ederim, bir onlar beni.. Sıra onlardaydı. Kariye Müzesi'ndeki Asitane'yi seçmişler..
Gittiğimde ellerindeki menüyü çözmeye çalışıyorlardı, "Bu türkçe değil" diye.. "Böyle yerlerde menüye değil, şefe teslim olunur" dedim.. Necati geldi.. "Bana bırakın" dedi. Bıraktık.. Vişneli yalancı sarma ile başladık.. Anneannem koruk kullanırdı ekşi tadı vermek için. Burada vişne.. Enfes.. Hibeş geldi sonra, nohut ezmesi ama humus değil.. Babaganuş, etli değil, patlıcanlı.. Ama soğukların en ilginci, Vartabit.. Tahinli Çandır fasulyesi (Minik bir tür). Cacık kıvamında.. Harika..
Ara sıcak.. İstiriyde mantarlı isli çerkes peyniri ızgarası.. Vay vay vay..
Sonra ana yemekleri tatmaya başladık.. Dana Tuffahiye.. Yeşil elma suyu ile harmanlanmış bonfile bu..
Nıbaç, fevkalade lezzetli bir köfte, yufka üzerinde.. Kavun dolması.. Aynen öyle.. Kavun içinde kıymalar.. Lezzet müthiş..
Kadırga Pilavı.. Çömlekte, muhteşem.. Helatiye.. Bizim güneyde Haytalya dediğimiz su muhallebisi, kuru ve taze meyvelerle zenginleştirilmiş.. Levzine.. İrmik helvası gibi, ama irmik değil, badem ezmesi..
Necati dediki.. "İsimler genelde farsça.. Şu sıralar 1500 yıllarının Osmanlı saray mutfağını sunuyoruz.. Mayısta, daha geriye gideceğiz.. Fatih Sultan Mehmet dönemi mutfağı olacak.."
O mutfaktan bir örnek de koydu önümüze, Mutancana.. O da bir tencere et yemeği..
Mevsimine göre, mutfak devrini değiştiriyor, yazın daha hafif yemekler sunuyorlarmış..
Biliyorum merakınız depreşti.. Vallahi gidin deneyin. Yabancı dostlarınız varsa mutlak onları da götürün..
Olmadı.. O zaman bilgisayar başına..
"http://www.kariyeotel.com/asitane"