Geçen hafta iki şirin dergi eklendi, medyamıza.. FourFourTwo'yu perşembe yazmıştım. İkincisi evcil hayvan dergisi Pako.. Pako demek, Bekir Coşkun demek.. Ülkemizde hayvan sevgi ve korumacılığının simgesi Pako, bayraktarı da Bekir.. Pako çok şirin, alınası, okunası bir dergi..
İlk sayıda harika da bir yazı var.. Onu size aynen nakletmem gerek..
Kim mi yazmış..
"Harika" dedik ya.. Kim yazmış olabilir ki?..
***
"Sorumuz şu" dedi, Lalehan.. "Kadınların kedi, erkeklerin köpek olduğu söylenir, siz ne diyorsunuz?.."
" 'Aynen doğrudur' derim, ne diyeceğim.."
Babam hayvan meraklısı idi.. Bizim evden hayvan eksik olmadı.. Köpekler, kediler, kuşlar, balıklar, kaplumbağalar, tavşanlar, tavuk, hindi, kaz ve ördekler, atlar, inek, koyun, kuzular..
Benim kadar hayvanla iç içe büyümüş çocuk sayısı azdır.
Kedi ve köpek dışındakilerin evcil olarak bulundurulması kolay değil. Özel yer, özel bakım isterler. Ev sahibi ile birlikte yaşayan kedi ve köpek, bu yüzden popülerdir, yaygındır.
Beş yaşından beri hatırlıyorum, kedilerimi ve köpeklerimi..
Bu iki hayvanın en belirgin ayrılıkları, farkları, sevgi üzerinedir. Aralarındaki "Kadın/ Erkek" kadar fark, sevgi anlayışlarından çıkar..
Köpek, sevmek isteyen hayvandır. Sevmeye ve sevdiğini göstermeye bayılır..
Ben sevgisini köpek kadar gösteren bir varlık daha tanımadım.. Buna insanlar dahil..
Son köpeğim Cimbom nasıl beklerdi pencerede, dönmemi.. Nasıl her araba sesinde pencereye fırlardı da, karşıdaki manav Ahmet dayanamadı, "Bana bırakın giderken Hıncal Bey ne olur, sokaktan geçen her arabada pencereye fırlamasına dayanamaz oldum" dedi bir gün.. Beni arabadan iner görünce kapıya koşardı. Elimde kırılacak bir paket varsa yere koyardım, Cim Bom'un nasıl üstüme atlayacağını bildiğimden.. Tepeme kadar fırlardı, kapıyı açınca..
Beş dakika için çıkayım, manavdan bir şey alıp döneyim, gene ayni karşılama töreni, ayni sevinç, ayni sevgi gösterileri.. Sanırsınız 40 yıl sonra Yemen'den dönüyorum..
Köpek, sizinle oynamağa bayılır. Topu, sopayı, kemiği fırlatın, hevesle koşarlar, katılırlar oyuna.. Sevmeniz, okşamanız çok hoşlarına gider.. Kulağını çekin, kuyruğuna asılın, koparacak kadar hatta, hırlamak, ısırmak aklından geçmez. Her türlü eziyetinize katlanır..
Kedi, tersine sevilmek isteyen hayvandır.
Kedilerimde böyle bir karşılama töreni hatırlamıyorum.. Kapıyı açıp girdiğimde kıllarını bile kıpırdatmazlar, yattıkları yerden kafalarını kaldırıp bir bakarlar, yabancı biri mi?.. Tehlike olabilir mi?.. Beni görünce uykuya devam.. Hırıl hırıl..
Ne zaman yerlerde yuvarlanarak cilve yaparlar?.. Ne zaman yanıma gelir, karnıma çıkar, uzanırlar?..
Canları sevilmek istediği zaman.. Okşanmak, mıncıklanmak istediklerine yanaşır, sırnaşırlar ve kendilerini zorla sevdirirler.. Bu sevme sırasında azıcık canlarını yaktınız mı, en yakında nereniz varsa, eliniz, yüzünüz anında tırmığı basarlar.. Kan görürsünüz.. Nankördürler yani..
Sevecek ve okşayacaksınız.. Onlar istediği zaman, onların istediği ölçüde..
Şimdi tekrar okuyun yazdıklarımı..
İyi okuyun ve bakın bakalım, ben köpeklerimi ve kedilerimi mi anlatıyorum, yoksa erkekleri ve kadınları mı?..
Aslında kitap yazardım ya, bu soruya yanıt diye, sadece yaşadıklarımdan örnekler vererek.. Ama gerek yok..
Kadınların kedi, erkeklerin köpek olduklarını anlatmaya, kanıtlamaya gerek yok. Öyle olduklarını herkes, binlerce yıldır biliyor zaten!.