SÜREYYA Ayhan'ı kimin eline bıraktığımızı yıllardır yazıyordum da, derdimi anlatamıyordum. Dünyanın en iyi orta mesafe koşucusunu ne hallere düşürdüğü ortaya çıkınca milletin gözü biraz açıldı..
Şimdi tam takke düştü, kel göründü.. Yücel Kop'un NTV'de söylediklerine bakın.. "Tamam doping yapılıyor.. Ama biz ülke için, şampiyonluk için yaptık, ne var bunda.."
Böylesine utanç verici bir konuşma olur mu, olabilir mi?. Böyle diyen birisi hakkında derhal kavuşturma açılmaz mı?.. Ona cezaların en büyüğü verilmez mi?. Ama haftalardır yazıyorum. Ankara'da otorite yok.. Olmayan bakan ve olmayan vekil genel müdür mü, üzerine gidecek rezilliğin?. Hangi rezilliğin üzerine gidebildiler ki bugüne dek?..
Utanç verici doping cezasını bitirip Avrupa Şampiyonası'na gitmeye hazırlanan Süreyya'yı bu kafa hazırlayacak öyle mi?..
Ve bu ülke bu Yücel'e nasıl güvenecek de, ay yıldızlı formayı bir kere daha Süreyya'ya teslim edecek?..
Süreyya bugün dünyanın en ünlü kadın atleti olabilirdi, boynunda iki dünya bir Olimpiyat altını ile..
Dünyanın her yerinde saygı gören, yarışlarına katılsın diye cebine on binlerce dolar konan..
Yücel onu bilerek küçük tuttu. "Küçük olsun, benim olsun" diyerek.. Dünya şöhreti ve zengini olursa, Süreyya'yı elinde tutamayacağını düşünerek.
Süreyya'ya kızmıyorum. Çocukken eline düşmüş Yücel'in.. 12 yaşında.. Önce öğrencisi, sonra sevgilisi, nihayet karısı olmuş. Müthiş bir beyin yıkama süreci.. Bu süreç içinde ne ailesi ilgilenmiş, ne de spor teşkilatı..
İşte sonuç..