Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Kayaköy'de hüzünlü gün..

Fethiye Hillside'daki harika üç günün sonunda programı Kayaköy diye yapmıştı, Feride kardeşim.. Benim bu köyü nasıl merak ettiğimi bilir ya.. Kayaköy deyince akla ilk gelen adam, Yaşayan Kayaköy Uzmanı Naci Dinçer'i de kafileye almış.. Onunla yapmak bu geziyi harika bir sürpriz oldu. Neler öğrendik, nasıl bilgilendik.. Gezi nasıl ilginç, nasıl güzel, ama nasıl hüzünlü oldu..
Kayaköy'ün öyküsünü dinleyince hüzünlenmemek mümkün değil.
Yörenin tarihi İsa'dan 4 bin yıl öncesine falan gidiyor. Dünyanın ilk yerleşim merkezlerinden biri..
Sanıldığı gibi Anadolu'daki ilk antik Yunan kolonilerinden biri de değil. Daha eski.. Hattiler, Hititler'den kalma..
Sonra Yunanlılar gelmişler..
Dağ yolundan giderken birden karşı yamaçta çıkıyor karşınıza Kayaköy.. Fevkalade düzenli bir yapılaşma ve fevkalade bir mimari ile yapılmış iki katlı evler.. Bir ev öbürünün manzarasını kesmiyor. Evlerden geriye sadece taş duvarlar kalmış.. Gerisi yok.. Çatı, kapılar, pencereler yok.. Niye?..
Naci Bey tarihi ağır ağır anlatıyor.. her şey sırasıyla..
Kurtuluş Savaşı sırasında; Türk ve Rum kökenli ailelerin birbirlerine hiçbir hasımlık duymadan yaşadıkları ender köylerden biri burası.. Savaş öncesinin dostluk, barış, kardeşlik havası aynen sürmüş.. Zaten yörede savaş da yok.. Bir İtalyan savaş gemisi ufukta görünür gibi olmuş. Tepeye topu taşıyıp elli pare falan atmışlar. İtalyanlar savuşmuş, hepsi o..
Rumlar yamaçta, bu taş evlerde yaşarlarmış. Türkler ovada.. Ama nasıl barış içinde bir arada.. Türklerin bayramlarında onlar daha evvel hazırlanırlarmış.. Onların bayramlarında da Türkler.. Kutlamalar, eğlenceler.. Bayramlaştıkları geleneksel kahve hala duruyor. Orada bir kahve de içtik..
Savaş sonrası, Venizelos'un teklifini Atatürk'ün kabul etmesiyle mübadele kararı alınmış. Kayaköy'ün Rumları gitmek istememişler.. "Gerek de yok, sebep de" diye direnmişler.. Evlerindeki taşınabilir birkaç parça eşyayı alıp, aynen bırakmışlar. Gitmeden önce tertemiz yapmışlar üstelik. Anahtarlarını da muhtara teslim etmişler.. Geri döneceklerine inanır gibi..
Üç gün yolda beklemişler tek adım atmadan.. Ümit etmişler ki, "Geri dönün" emri gelecek.. Gelmemiş.. Göz yaşları içinde gitmişler.. Girit'e gitmiş bir gurup, bir gurup da kıta Yunanistan'ına.. "Biz ayni coğrafyayı isteriz" demişler. Tüm kıyıyı gezmişler. Aynen benzeyen bir yamaç bulup, yeni Kayaköy'ü orda kurmuşlar.
Peki buradaki Kayaköy ne olmuş..
Mübadelede gelen Türkler bu köyde yaşam kuramamışlar. Çünkü onlar çiftçi. Geniş araziye ihtiyaçları var. Oysa gide Rumlar sanat erbabı.. Demirci, Dokumacı, Marangoz.. Küüçük alanlarda iş kurmuşlar.. "Biz burada yaşayamayız demiş Türkler.. Kendilerine gösterilen yeni yere göçmüşler.. Kayaköy 60'lı yıllara kadar aynen kalmış.. Sonra.. Sonrası acıklı..
Aşağı kiliseyi gezdik. Talan edilmiş.. 60'a kadar köyün camisi olarak kullanılmış, pırıl. Sonra köylüler ovaya kendi camilerini yapıp burayı terk etmişler.. Adnan Menderes de bir genelge yayınlamış, DP'nin son yıllarında.. Yerel idarelere merkezden para gönderemez olunca, "Ne bulursanız. taşınır, satın" diye.. Genelgeden sonra geriye Kayaköy'ün iskeleti kalmış sadece..Para eden her şeyi satmışlar.. Araya talancılar da girmiş tabii.. Sonunda bu acıklı tabla ortaya çıkmış..
Kayaköy'de en görkemli bina tam tepedeki Kız ve Erkek Okulları.. Kayaköy Muhtarı Erdoğan Kaya, "Burası Türkiye'nin en eğitimli bölgelerinden biridir. Rumlar bu iki büyük okulu yapınca, onlarda geri kalmak istemeyen dedelerimiz de ovada Türk okulunu kurmuşlar. Okumayan çocuk kalmamış köyde" dedi..
Kayaköy, Türk-Yunan dostluk köyü ilan edilmiş. Sempozyumlar, forumlar, konferanslar düzenlenmiş. Toplantılar yapılmış..
Kayaköylülerin en büyük sıkıntısı, seslerini Ankara'ya duyuramamak.. Öyle projeleri var ki, gerçekleşse, sadece Türk-Yunan değil, dünya kutsal turizminin çok canlı, çok yaşayan bir merkezi olur Kayaköy.. Hem Türkiye'nin tanıtımına hizmet eder, hem de milyonla dolar kazandırır, yeni iş imkanlar açar..
Kayaköy fevkalade önemli, o ölçüde hüzünlü bir görüntüye sahip üstelik.. Attığınız her adım, duyduğunuz her öyküde bir burukluk yaşıyorsunuz..
Yolunuz yöreye düşerse, Kayaköy'e mutlak uğrayın. Köyün hemen içindeki evlerden biri, tam Anadolu üslubu ile yeniden düzenlenmiş. Sarnıç diye bir lokanta olmuş. Orda yemek yiyin.. Kebap değil, Anadolu yemeklerini servis ediyor, harika mutfağı ile.. Biz Cinbal diye sevimli bir yerde mangal yaptığımzdan, orada yiyemedik. Ama Kayaköy'e bir daha gideceğim mutlak.. Bu defa Sanıç'ta olacağım, kesin..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA