Şiir film.. Hayır.. "Şiir gibi" değil.. Şiir!.. Çünkü yazar, yönetmen Sally Potter'in kahramanları Shakespeare gibi ölçülü kafiyeli konuşuyorlar. Alt yazı çevirisi de berbat bir kafiye uydurma çabası ile şaşkın..
Film aslında gerçekten şiirsel..
Felaket sıkıcı başlıyor.. Onuncu dakikaya gelmeden karar verdim, "Arada çaktırmadan kaçarım" diye.. Ama garip bir çekicilik var, kaçamadım. Sonuna dek oturdum.. Bu yüzden de filmi yazmaktan vaz geçtim.. Ne diyeceğim.. Bayıldım mı?.. Nefret ettim mi?.. Aman kaçırmayın mı, yanından geçmeyin mi?..
Ardından Aktüel'den aradılar..
Efendim filmde Sally Potter kahramanlarından birinin ağzı ile diyormuş ki, "Bu olumsuz dünyada, 'Evet' en güzel kelimedir.."
İngilizce'nin en güzel kelimesi Yes!..
Aktüelciler dedi ki, Alman Dil Kurumu da, Almanca'nın en güzel kelimesini seçmek için anketlere başlamış. Bizim Dil Kurumu da niyetliymiş.. Onlar ellerini çabuk tutmuş, ünlülere sormaya başlamışlar.. O zaman, Aktüel'in daha ilk sayılarında "Medya Maydanozu" ilan ettiği Hıncal'a sormadan olur mu?..
"Evet, kesinlikle değil bir defa" dedim..
Bu lafın başıma açmadığı iş kalmadı. "Hayır" demeyi bilmiyorum.. Öyle olunca her şeye "Evet!.."
Ondan sonra sıkıntı başlıyor.. Nasıl yapacaksın?..
Söz vermek, göz vermeye benzemez demiş atalarımız, acımasızca..
Ertekin gibi olsak, mesele yok..
"Unuttum" der geçersin.. "Ben öyle söz vermedim" dersin.. Verdiğini kanıtlarlar "Seni yanlış anlamış ondan söz vermişim" dersin..
Ertekin her şeye "Evet" der.. Hiçbirini yapmaz.. Zerre de rahatsız olmaz..
Ama dünyada kaç Ertekin var?..
Ben hele dostlarıma "Hayır" demeyi bilmem.. Sonra da kıvranmaya başlarım..
İlk Amerika gezilerimde iki kitap bulup, okuyunca anladım ki, sorun sadece benim değil.. Evrensel.. Global..
"Don't say yes, when you want to say no/ Hayır demek isterken evet deme.."
"When I say no, I feel guilty/ Hayır derken kendimi suçlu hissediyorum.."
Benzeri yığınla kitap.. Ama ben ikisini aldım.. Okudum, öğrendiğim yeni bir şey yok..
Hayır demeyi bildiğimiz için gelene gidene "Evet" dememiz özgürlüğümüzü nasıl sınırlıyor, hayatımızı hiç istemediğimiz yönlere nasıl çekiyor, kendi "Evet"lerimizle nasıl özgür insanlıktan çıkıp kölelere dönüyoruz..
Kitaplar yaşantımı pek değiştirmedi.. Beni "Evet" deme hastalığından pek kurtarmadı. Bu yüzden en kıymetli zamanlarımı nefret ettiğim şeyleri yapmaya harcadım.. Ömrümün büyük bir bölümünde "Evet"lerimin kulu oldum.
Bizim televizyon sunucuları ve spikerleri her lafa ille de "Evet" diye başlamayı adet edinince, bu sözcükten iyice nefret eder hale geldim..
Hayır!.. Bir defa hayır!.. Evet, güzel bir sözcük değil..
Benim en güzel sözcüğüm, "Seviyorum!.."
Bana söylendiği zaman değil.. Çünkü yaşantım ve deneyimlerim, bana edilen "Seviyorum" sözcüklerinin çoğunun sahte, yalan, dolan olduğunu ortaya koydu..
Seviyorum, ben söylediğim zaman güzel.. En güzel.. Çünkü ne anlama geldiğini ve nasıl içten söylendiğini bildiğim, emin olduğum tek zaman o..
"Seviyorum", ben söylerken en güzel sözcük..
Bana söylenirken de, hoş..
Yalan da olsa, hoş!.