Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

"Sana aşkı anlatacağım Sultanım!.."

Nişantaşı'nın daracık sokaklarından biri.. İki yanına park etmiş arabaların arasından geçmek için cambaz olmanız gerek.. Tam bir kabus.. Duruyorsunuz.. Bir kocaman kapıdan girip, bir salonu geçiyorsunuz.. Bir cennet.. Nasıl bir sürpriz cennet..
O beton yığınlarının arasında böyle bir cennet nasıl oluşmuş, nasıl kalabilmiş?..
İstanbul'u o zaman planlayanları hem de nasıl dualarla anmak gerek.. Öyle yerleşim planları yapmışlar ki, nerdeyse tüm Nişantaşı böyle.. Apartman arkaları büyük bahçeler.. Park, ağaç, yeşillik.. Nefes alma alanları.. Hiç biri dışardan görünmeyen saklı bahçeler bunlar..
Ve işte bunlardan birindeyiz, bir Pazar öğleden sonra..
Medica'nın bahçesi burası.. Medica bir tıp kurumu.. Ama tıbbın ötesinde işler yapıyor zaman zaman.. Salon konserleri veriyor, dostlarına..
Gene böyle bir salon konseriydi.. "Aşk Şarkıları.."
İçim gitti haber aldığımda.. Ama o Pazar İstanbul'da değildim.. Ruhsar'la Zafer'in mesajını telefonumda görünce uçtum.. "Çok ilgi topladı, bu Pazar tekrar ediyoruz.." Fırladım ki.. Hava güzel ya.. Salondan bahçeye çıkmışlar.. Konuklar bahçeye yayılmış.. Çimlerde, kilimlerde, minderlerde oturanlar.. Şemsiye altında benim gibi güneşten kaçanlar..
İlerde bir piyano.. Başına Ender Ormanlar geldi.. Ardından Ruhsar Öcal'la, Zafer Erdaş ele ele..
Konu Aşk ya.. Serdar Yalçın'ın Şehrazat müzikalinde, Şehrazat'ın ile başladı hikaye.. Binbir Gece Masalları'nın ilk gecesi hani..
Şehrazat diyor ki, "Sana aşkı anlatacağım Sultanım.." Bu konser aşkı anlatacak.. Bir Ruhsar, bir Zafer.. Arada bir düet.. Hayır, sadece Operanın aşk şarkıları değil.. Hatta onlar az.. Dünya popunun ve dünya halk müziğinin en ünlü aşk şarkıları bunlar..
En sevdiğim şarkılar..
Aşk şarkılarını dinlemek güzel.. Yalnız dinlemenin hüznü ile olsa bile.. Yaşanmış en güzel yıllardan sonra terkedilmişliği henüz sindirememiş olmanın acısı kalbinizi derinden derinden kanatırken Aşk şarkılarının hem de en dokunaklılarını birbiri ardına dinlemekte bir mazoşizm de olabilir mi?.
O zaman mazoşistlerin acıdan nasıl zevk aldıklarını da anladım demektir.
"Bütün yaz devam edin, bu bahçede ne olur" dedim.. "Cehennemle cennet arasında, 10 metre var burada.." "Peki" dedi, Murat Doktor.. "Neden olmasın.." Yalnızlığım içinde bile harika bir gündü..
"Bir de sevgilinin eli olsaydı, ellerimde, o aşk şarkıları kim bilir nasıl sarhoş ederdi beni.." diye düşünürken tam, bir vızıltı duydum.. Çok ama çok uzun yılların ardında kalmış olmasına rağmen hala unutmadığım bir sesti bu.. Çocukken köye giderdik yazları.. Doğanın içine.. Çeşit çeşit arılar, çeşit çeşit vızıltılarla uçan böcekler..
En sevdiğim oydu.. Kocaman, simsiyah ve kesiksiz vızıltılarla uçan bir böcek..
İlk gördüğümde babaanneme koşardım hatta.. "Gördüm, babaanne gördüm" diye.. "Aman ne iyi" derdi, babaannem..
Köy bitti.. Bir daha görmedim, böceğimi.. 50 sene sonra, Nişantaşı'nda, Aşk şarkılarını yalnız başıma dinlediğim bahçede, karşıma çıktı, benim sevgili çocukluk arkadaşım..
Müjde Böceği!..
Bizim köyün inanışlarına göre, bu böceği görmek baharda, bir yaz müjdesinin habercisi oluyor. Adı oradan zaten..
Hiç ummadığım bir anda etrafımda uçtu müjde böceğim, yıllar, yıllar sonra!..
Bu yaz güzel geçecek!..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA